English To Turkish
CONCENTRATING : English Turkish
adj. konsantre olan, odaklanan, merkezîleştiren
CONCENTRATING BANK : English Turkish
concentrating bank, bir şirketin mali durumunu idare etmek için tahsis edilmiş olan banka; şirket tahvillerini ihraç etme ile ilgili olan banka
CONCENTRATION : English Turkish
n. toplama, toplanma, yoğunlaşma, konsantrasyon
CONCENTRATION AND DEATH CAMPS : English Turkish
toplama ve ölüm kampları, siyasi suçluların ve düşmanların hapsedilmiş oldukları kamplar, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin sistematik olarak milyonlarca Yahudi’yi ve diğer azınlık gruplarını hapsettikleri ve yok etikleri kamplar
CONCENTRATION CAMP : English Turkish
toplama kampı
CONCENTRATION OF EFFORT : English Turkish
gücün bir noktaya toplanması, düşman karşısında istifade etmek için birinin savaşı kazanması için gücünü bir noktaya toplaması gerektiğini belirten savaş prensibi
CONCENTRATION OF FIRE : English Turkish
ateş toplaması, ateşin bir noktada birleşimi, birkaç silahtan aynı hedefe eşzamanlı ateş etme
CONCENTRATION OF TROOPS : English Turkish
askeri birliklerin toplanması, küçük bir bölgeye askeri kuvvetler toplanması
CONCENTRATIVE : English Turkish
adj. odaklanmış dikkatli, üzerine odaklanılmış
CONCENTRATOR : English Turkish
n. konsantratör, yoğunlaştıran kimse veya şey; dikkatli olan kimse
CONCENTRE : English Turkish
v. concentre, ortak merkeze yakınsayan; odaklamak
CONCENTRIC : English Turkish
adj. merkezleri bir, ortak merkezli
CONCENTRIC CIRCLES : English Turkish
eş merkezli çemberler, aynı merkezi paylaşan daireler
CONCENTRICALLY : English Turkish
adv. aynı merkezli olarak
CONCENTRICITY : English Turkish
n. eş merkezlilik, ortak merkez veya eksene sahip olma niteliği
CONCEPT : English Turkish
n. fikir, görüş, kavram, mefhum, tasavvur, hayal etme
CONCEPTION : English Turkish
n. kavrama, fikir, gebe kalma
CONCEPTION OF THE WORLD : English Turkish
n. dünya görüşü
CONCEPTIONAL : English Turkish
adj. kavramsal
CONCEPTIVE : English Turkish
adj. kavrayan, kavramsal, gebeliğe elverişli
CONCEPTUAL : English Turkish
adj. anlayan, kavrayan, kavramsal
CONCEPTUAL ART : English Turkish
kavramsal sanat, belli bir düşünceyi iletmek için tasarlanmış olan sanat, temsil edilmiş olan fikrin sanat eserinin kendisinden üstün olan sanat
CONCEPTUALISATION : English Turkish
n. kavramlaştırma, kavram oluşturma süreci, kavramsal yorumlama; ayrıntılı kavram (ayrıca conceptualization)
CONCEPTUALISE : English Turkish
v. kavramsallaştırmak, hayal etmek, tasarlamak, kafasında canlandırmak; tasavvur emek; gözlemlerini kavram ile açıklamak (ayrıca conceptualize)
CONCEPTUALISM : English Turkish
n. kavramcılık, gerçeğin zihinsel kavramlara dayalı olduğunu belirten felsefi teori
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani