English To Turkish
CONSERVATION OF ENERGY : English Turkish
enerji korunumu, elektrik enerjisinin değişmediğini ancak korunduğunu belirten fizik ilkeleri
CONSERVATIONAL : English Turkish
adj. koruma ile ilgili, bir şeyin saklanması ve korunması ile ilgili veya korunmasıyla tanımlanan
CONSERVATIONISM : English Turkish
n. doğacılık, yeşilcilik
CONSERVATIONIST : English Turkish
n. doğacı, yeşilci
CONSERVATISM : English Turkish
n. tutuculuk, muhafazakârlık
CONSERVATISM PRINCIPLE : English Turkish
tutuculuk ilkesi, şüphenin ortadan kalmasına kadar belirsiz zararların zarar olarak kabul edileceği ancak belirsiz kazançların kazanç olarak kabul edilmeyeceğini belirten temel muhasebe kuralı
CONSERVATIVE : English Turkish
n. muhafazakâr partili, muhafazakâr, sağcı
CONSERVATIVE : English Turkish
adj. tutucu, muhafazakâr, eski kafalı (Argo); ölçülü; gösterişsiz, göze çarpmayan; riske girmek istemeyen
CONSERVATIVE ESTIMATE : English Turkish
tedbirli tahmin, ölçülü yaklaşım, ihtiyatlı tahmin
CONSERVATIVE JUDAISM : English Turkish
n. Muhafazakâr Musevilik, Tevrat ve Talmud'a bağlılığı ve aynı zamanda halacha'nın (Musevi din hukuku) değişen zamanlara adaptasyonuna inanan bir Musevilik akımı
CONSERVATIVE PARTY : English Turkish
Muhafazakâr Parti, ılımlı ilerlemeyi savunan ve kraliyet otoritesi ve Anglikan (İngiliz) Kilisesi ile bağdaştırılan 1832 yılında kurulmuş olan bir Britanya siyasi partisi
CONSERVATIVE RABBI : English Turkish
Muhafazakâr Haham, Muhafazakâr Musevi hareketi tarafından atanmış olana haham (Museviliğin muhafazakâr kolu)
CONSERVATIVE STREAK : English Turkish
tutucu yön, muhafazakâr eğilim, değişime karşı gelme eğilimi
CONSERVATIVE VIEW : English Turkish
tutucu görüş, geleneksel bakış açısı
CONSERVATIVELY : English Turkish
adv. muhafazakâr bir şekilde, ılımlı olarak, konvansiyonel olarak, geleneksel olarak
CONSERVATIVENESS : English Turkish
n. muhafazakarlık, tutucu olma niteliği; gelenekleri korumayı amaçlayan nitelik; ılımlılık, ölçülülük
CONSERVATOIRE : English Turkish
n. konservatuvar
CONSERVATOR : English Turkish
n. korumacı, koruyucu, veli, vasi
CONSERVATORIUM : English Turkish
n. konservatuar, limonluk
CONSERVATORY : English Turkish
n. konservatuvar; limonluk, sera
CONSERVE : English Turkish
v. korumak, muhafaza etmek, konservesini yapmak
CONSERVE : English Turkish
n. reçel
CONSERVER : English Turkish
n. koruyan kimse, saklayan kimse, muhafaza eden kimse
CONSERVES : English Turkish
n. konserve, şeker ile saklanan meyve, reçel
CONSIDER : English Turkish
v. göz önüne almak, hesaba katmak, addetmek, göz önünde bulundurmak, düşünmek, göz önünde tutmak, dikkate almak; saygı göstermek, saymak; görmek; fikrinde olmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani