Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
CONSTITUTIONAL : English Turkish

adj. yapısal, bünye ile ilgili, esaslı; anayasal

CONSTITUTIONAL AUTHORITY : English Turkish

anayasal yetki, kurulmuş yetki

CONSTITUTIONAL CONVENTION : English Turkish

anayasa geleneği, parlamentoda kabul edilmiş olan prosedür; yasama meclisinde resmi olmayan kural

CONSTITUTIONAL CUSTOM : English Turkish

anayasal gelenek, anayasaya dayalı olana gelenek

CONSTITUTIONAL GOVERNMENT : English Turkish

anayasal hükümet, vatandaşların hakları ve sorumlulukları ayrıca devlet kurumlarının belirli yetkileri (ve ihlal edilemeyen) hakkında bilgi veren anayasaya dayalı olan hükümet

CONSTITUTIONAL LAW : English Turkish

anayasa hukuku, kamu kurumları ve insan hakları ile ilgili olan kanunlar

CONSTITUTIONAL MONARCHY : English Turkish

anayasa ile kısıtlanan krallık, meşruti monarşi

CONSTITUTIONAL STATE : English Turkish

n. hukuk devleti

CONSTITUTIONAL TRADITION : English Turkish

anayasal gelenek, anayasaya dayalı olan gelenek

CONSTITUTIONALISE : English Turkish

v. anayasallaştırmak, anayasa sağlamak; anayasal yapmak; anayasaya dahil etmek; sindirimi kolaylaştırmak için sağlık amacı ile yürüyüş yapmak (ayrıca constitutionalize)

CONSTITUTIONALISM : English Turkish

n. meşrutiyet, hükümdarın önderliğinde parlamento ile yönetim

CONSTITUTIONALIST : English Turkish

n. meşrutiyetçi

CONSTITUTIONALITY : English Turkish

n. anayasaya uygunluk, anayasaya uygun olma durumu

CONSTITUTIONALIZE : English Turkish

v. anayasallaştırmak, anayasa sağlamak; anayasal yapmak; anayasaya dahil etmek; sindirimi kolaylaştırmak için sağlık amacı ile yürüyüş yapmak (ayrıca constitutionalise)

CONSTITUTIONALLY : English Turkish

adv. anayasa gereği, anayasal bakış açısından

CONSTITUTIVE : English Turkish

adj. kurucu, yapıcı, esas, temel, oluşturan

CONSTITUTOR : English Turkish

n. kurucu, kurucu

CONSTRAIN : English Turkish

v. zorlamak, mecbur etmek; sınırlamak; baskı yapmak; tutmak, alıkoymak, menetmek

CONSTRAINABILITY : English Turkish

n. kısıtlanabilme, mecbur edilebilme, zorlanabilme; engellenebilme, bastırılabilme

CONSTRAINABLE : English Turkish

adj. kısıtlanabilen, engellenebilen; sınırlandırılabilen; zorlanabilen

CONSTRAINED : English Turkish

adj. zoraki, yapmacık, sıkıntılı, rahatsız

CONSTRAINEDLY : English Turkish

adv. zorla, yapmacık olarak

CONSTRAINER : English Turkish

n. kısıtlayan kimse, zorlayan kimse; mecbur eden kimse

CONSTRAINMENT : English Turkish

n. mecburiyet, baskı, kuvvet, zorlama

CONSTRAINT : English Turkish

n. zorlama, baskı, zor; sınırlama; kendini tutma; çekinme; alıkoyma