English To Turkish
CONTE : English Turkish
n. conte, kısa hikâye
CONTE : English Turkish
n. conte, (İtalyanca) kont, kont rütbesine eşit olan asilzade
CONTE CRAYON : English Turkish
n. Conte boya kalemi, grafit ve kilden yapılan sert bir boya kaleminin markası (Fransız kimyager N. J. Conte tarafından icat edildi)
CONTEMN : English Turkish
v. küçümsemek, hor görmek; adamdan saymamak
CONTEMNER : English Turkish
n. mahkemeye itaatsizlik yapan kimse
CONTEMNOR : English Turkish
n. küçümseyen kimse, hor gören kimse, aşağılayıcı davranan kimse, küçümseyen kişi
CONTEMNOR : English Turkish
n. küçümseyen kimse, hor gören kimse, aşağılayıcı davranan kimse, küçümseyen kişi
CONTEMPLATE : English Turkish
v. tasarlamak; niyet etmek; düşünmek; seyretmek, süzmek, dalmak
CONTEMPLATION : English Turkish
n. dalma, derin düşünce; bekleme, umma, niyet, seyretme
CONTEMPLATIVE : English Turkish
adj. düşünceye dalmış, dini düşüncelere dalmış
CONTEMPLATIVELY : English Turkish
adv. dalgın bir şekilde, düşünceli bir şekilde, düşünceli bir biçimde, dalgın olarak
CONTEMPLATIVENESS : English Turkish
n. dalgınlık, ciddi dalgınlık; derin düşüncelilik; düşünme; düşünceye dalmış olma durumu
CONTEMPLATOR : English Turkish
n. araştırmacı, düşünür; enine boyuna düşünen
CONTEMPORANEITY : English Turkish
n. eşzamanlılık
CONTEMPORANEOUS : English Turkish
adj. çağdaş, eşzamanlı
CONTEMPORANEOUSLY : English Turkish
adv. çağdaş olarak, eş zamanlı olarak
CONTEMPORANEOUSNESS : English Turkish
n. çağdaşlık
CONTEMPORARILY : English Turkish
adv. çağdaş bir şekilde, şu anki; modern olarak
CONTEMPORARY : English Turkish
n. eşzamanlı şey, yaşıt, akran, aynı zamanda yaşamış olan kimse
CONTEMPORARY : English Turkish
adj. modern, çağcıl, aktüel, günümüze ait, çağdaş, yaşıt, eş zamanlarda yaşamış olan
CONTEMPORARY HISTORY : English Turkish
yakınçağ tarihi, modern tarih, bu çağa ait olan tarih
CONTEMPORISE : English Turkish
v. çağdaşlaştırmak, modernleştirmek; aktüel yapmak; bir kişiyi veya bir şeyi başka biri veya başka bir şey ile aynı döneme yerleştirmek; eşzamanlı olmak; olayları birlikte gerçekleşmeleri için ayarlamak veya sunmak (ayrıca contemporize)
CONTEMPORIZE : English Turkish
v. çağdaşlaştırmak, modernleştirmek; aktüel yapmak; bir kişiyi veya bir şeyi başka biri veya başka bir şey ile aynı döneme yerleştirmek; eşzamanlı olmak; olayları birlikte gerçekleşmeleri için ayarlamak veya sunmak (ayrıca contemporise)
CONTEMPT : English Turkish
n. aşağılama, küçümseme, hor görme, ayıp, hakaret, yüz karası, nefret, iğrenme; mahkemeye itaatsizlik
CONTEMPT OF COURT : English Turkish
mahkemeye itaatsizlik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani