English To Turkish
CURL ONE'S LIPS : English Turkish
dudak bükmek
CURL UP : English Turkish
kıvırmak, bükmek, kıvrılmak, bükülmek
CURLED : English Turkish
adj. kıvırcık, lüle lüle, sarmal, kıvrımlı
CURLED UP IN HIS CORNER : English Turkish
köşesine çekildi, köşesine sindi, soyutlanmış
CURLER : English Turkish
n. bigudi, lüleler oluşturmak için saça dolanan silindir şeklindeki küçük boru
CURLEW : English Turkish
n. çulluk
CURLICUE : English Turkish
n. kıvrımlı çizgi; süslü kıvrım
CURLINESS : English Turkish
n. kıvırcıklık, dalgalı olma, kıvırcık olma
CURLING : English Turkish
n. kıvırma, kıvrılma
CURLING IRON : English Turkish
saç maşası, saçı kıvırcık yapmak için kullanılan elektrikli el aleti
CURLING IRONS : English Turkish
saç maşası
CURLING TONGS : English Turkish
saç maşası
CURLPAPER : English Turkish
n. saç sarma kâğıdı, bigudi kâğıdı
CURLS : English Turkish
n. kıvırcık
CURLY : English Turkish
adj. kıvır kıvır, kıvırcık, bukleli, kıvrımlı
CURLY BRACKETS : English Turkish
süslü ayraçlar, ayraçlar, kıvrımlı paranteze benzeyen yazılı işaret çifti "{ }"
CURLY CABBAGE : English Turkish
kıvırcık lahana, bir çeşit yapraklı sebze
CURLY FLEECED SHEEP : English Turkish
n. kıvırcık
CURLY HEAD : English Turkish
n. kıvırcık
CURLY PATE : English Turkish
n. kıvırcık
CURMUDGEON : English Turkish
n. aksi kimse, cimri tip
CURMUDGEONLY : English Turkish
adj. cimri, pinti, hoş olmayan, aksi
CURNICE POLE : English Turkish
n. korniş
CURR : English Turkish
v. kuğurmak, cıvıldamak, yumuşak ötme sesleri çıkarmak (kumru veya güvercin ötüşü gibi)
CURRANT : English Turkish
n. kuşüzümü, frenk üzümü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani