English To Turkish
CURRENT PRICE : English Turkish
n. cari fiyat, rayiç
CURRENT PRIME MINISTER : English Turkish
şu anki Başbakan, şu an Başbakan makamını işgal eden kimse
CURRENT RATIO : English Turkish
cari oran, bir işletmenin kısa vadeli istikrarını belirlemek için mevcut kaynaklarını cari borçlara karşın analiz etme (Muhasebecilik)
CURRENT RESOURCES : English Turkish
mevcut kaynaklar, devamlı olarak kullanılan kaynaklar
CURRENT SAVINGS ACCOUNT : English Turkish
cari mevduat hesabı, bir şahıs tarafından sahip olunan banka hesabı
CURRENT SECURITY : English Turkish
mevcut güvenlik, bir ülkenin vatandaşlarını düşman hareketlerine karşı günlük korunması
CURRENT SITUATION : English Turkish
mevcut durum, var olan durum, şu anki durum
CURRENT SOURCE : English Turkish
akım kaynağı, elektrik akımı kaynağı
CURRENT STATE OF AFFAIRS : English Turkish
güncel durum, mevcut konular durumunun gözden geçirilmesi
CURRENT STATEMENT : English Turkish
güncel bildirim, düzenli olarak sunulan inceleme, düzenli rapor
CURRENT VALUE : English Turkish
ayiç değer, kabul edilmiş mevcut değer
CURRENTLY : English Turkish
adv. halen, şu anda, bu günlerde
CURRENTNESS : English Turkish
n. geçerlilik, modernlik, şimdiki duruma ait olma niteliği
CURRICLE : English Turkish
n. binek arabası çeşidi, iki tekerlekli üstü açık at arabası
CURRICULAR : English Turkish
adj. müfredata ait, müfredatla ilgili (bir okul tarafından sunulan ders programı ve kurslar)
CURRICULUM : English Turkish
n. müfredat; öğretim programı
CURRICULUM DEVELOPMENT : English Turkish
müfredat geliştirilmesi, öğretim programı yaratmak
CURRICULUM VITA : English Turkish
n. kısa özgeçmiş, CV, özgeçmiş, bir kişinin çalışma ve eğitim tarihinin kronolojik açıklaması
CURRICULUM VITAE : English Turkish
n. özgeçmiş, yaşam öyküsü
CURRICULUM-DEVELOPMENT CENTER : English Turkish
müfredat geliştirme merkezi, öğretim programları araştıran ve yazan merkez
CURRIE : English Turkish
n. bir soyadı; Betty Currie (1939 doğumlu), ABD Başkanı Bill Clinton'ın özel sekreteri (Lewsinky/Clinton skandalı sırasında Monica Lewinsky ile Bill Clinton arasındaki yasak aşk araştırılırken görev yaptı); Maine eyaletinde (ABD) bir şehir; New York eyaletinde (ABD) bir şehir
CURRIED : English Turkish
adj. kaşağılanmış, temizlenmiş; hazırlanmış; köri ile hazırlanmış; köri tozu ile tatlandırılmış veya hazırlanmış
CURRIER : English Turkish
n. sepici, tabaklanmış deriyi işleyen kimse
CURRIERY : English Turkish
n. sepicilik, sepicisinin yaptığı iş veya ticaret; dericilik yapan kimsenin yeri veya dükkânı
CURRISH : English Turkish
adj. kavgacı, aşağılık adamla ilgili; hırıltılı, kaba; aşağılık, korkak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani