Multilingual Turkish Dictionary

English To Turkish

English To Turkish
BEHEAD : English Turkish

v. kafasını kesmek, kellesini uçurmak (Argo), boynunu vurmak

BEHEADING : English Turkish

n. başını kesme, boynunu vurma, başını keserek idam etme

BEHEMOTH : English Turkish

n. behemot, dev hayvan, dev yaratık

BEHENIC : English Turkish

adj. behenik, behenik asitle ilgili, behenik aside özgü (Kimya)

BEHEST : English Turkish

n. emir, buyruk

BEHIND : English Turkish

n. popo, kıç (Argo), peş (Argo)

BEHIND : English Turkish

adv. arkada, arkadan, geride, arkaya, geriye, geri, geç, gizlenmiş, saklı

BEHIND : English Turkish

prep. arkasında, gerisinde, ardındaki, arkasından, ardından, peşinde

BEHIND BARS : English Turkish

hapiste

BEHIND BOLT AND BAR : English Turkish

sürgü ve parmaklık ardında, parmaklıklar ardında, cezaevinde, hapiste, kodeste, hapsedilmiş, cezaevine konulmuş

BEHIND ONE'S BACK : English Turkish

irinin arkasından, bir başkası hakkında o kişinin haberi olmadan (genellikle zarar verici) bir şey söylemek veya yapmak

BEHIND THE CURTAIN : English Turkish

perdenin arkasında, görülemeyecek bir yerde, görüşten uzakta

BEHIND THE SCENES : English Turkish

sahne arkasında

BEHIND THE SCHEDULE : English Turkish

adj. gecikmeli, rötarlı

BEHIND THE TIMES : English Turkish

zamanın gerisinde, geri kafalı, demode, köhne, zamanı geçmiş

BEHIND TIME : English Turkish

geç; ağırca, tembelce, yavaşça

BEHINDHAND : English Turkish

adj. gecikmiş, geri kalan, geç kalan, arkada kalan, yetişemeyen; geri kafalı (Argo); zamana ayak uyduramayan

BEHOLD : English Turkish

interj. işte, bak

BEHOLD : English Turkish

v. görmek, bakmak, seyretmek, dikkat etmek

BEHOLDEN : English Turkish

adj. minnettar, borçlu

BEHOLDER : English Turkish

n. seyirci, bakan kimse, seyreden

BEHOOF : English Turkish

n. çıkar, fayda, yarar, avantaj, kâr, menfaat

BEHOOVE : English Turkish

v. yakışmak, düşmek (iş), yaraşmak

BEHOVE : English Turkish

v. yakışmak, düşmek (iş)

BEIGE : English Turkish

adj. bej