Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ANTIETAM : English Turkish

n. güney Pennsylvania’dan akıp kuzeybatı Maryland’den geçerek Potomac Nehri’ne (ABD) dökülen dere, Amerikan İç Savaşı sırasında 1862’deki Antietam Çarpışması’nın gerçekleştiği dere

ANTIFASCISM : English Turkish

n. faşizm karşıtlığı, faşizm düşmanlığı, dikta yönetim sistemi karşıtlığı

ANTIFASCIST : English Turkish

n. faşizm karşıtı, faşizme karşı çıkan kimse, dikta yönetim sistemi karşı koyan kimse

ANTIFASCIST : English Turkish

adj. faşizm karşıtı olan, faşizme karşı çıkan, faşizm düşmanı

ANTIFEBRILE : English Turkish

adj. ateş düşürücü

ANTIFEBRILE : English Turkish

n. ateş düşürücü ilaç

ANTIFEDERALIST : English Turkish

adj. antifederal; federalizme karşı çıkan, federalizme muhalif

ANTIFEDERALIST : English Turkish

n. antifederal; federalizme karşı çıkan, federalizme muhalif; Birleşik Devletler Anayasası’nın onaylanmasına karşı çıkan partiye üye kimse

ANTIFEMALE : English Turkish

n. kadın karşıtı, kadınlara karşı olan kimse

ANTIFEMINISM : English Turkish

n. anti feminizm, feminizme karşı çıkma; erkek şovenizmi

ANTIFEMINIST : English Turkish

n. anti feminist, feminizme karşı olan kimse

ANTIFEMINIST : English Turkish

adj. anti feminist, feminizm karşıtı

ANTIFREEZE : English Turkish

n. antifriz

ANTIFREEZE : English Turkish

adj. donmayı önleyici

ANTIFRICTION : English Turkish

adj. antifriksiyon, sürtünmeyi azaltan; sürtünmeyi engellemeye yatkın olan; direnci azaltan

ANTIFRICTION : English Turkish

n. sürtünme önleyici, yağlayıcı madde, sürtünmeyi azaltmak için kullanılan bir şey

ANTIFUNGAL : English Turkish

adj. antifungal, mantar büyümesine karşı etkili, mantar ilacı ile ilgili

ANTIFUR : English Turkish

adj. kürk avcılığı karşıtı, hayvanların kürkleri için öldürülmelerine karşı olan

ANTIGAS : English Turkish

n. antigaz, gazdan koruyucu, gaz önleyici

ANTIGEN : English Turkish

n. antijen, antikor üreten madde

ANTIGENIC : English Turkish

adj. antijenik, antijenler ile ilgili

ANTIGENICALLY : English Turkish

adv. antijenik olarak, antijen aracılığı ile

ANTIGENICITY : English Turkish

n. antijen meydana getirme, antikor üretimi

ANTIGLARE : English Turkish

adj. yansıma engelleyici, parlamayı önlemek için tasarlanmış, ışık şiddetini ya da parlaklığını azaltma görevi olan

ANTIGLARE TREATMENT : English Turkish

ışık kırıcı işlem, yansımayı önlemek amacıyla cam üzerine uygulanan özel kaplama