English
GO ON A DIET : English Turkish Redhouse
perhize başlamak
GO ON STRIKE : English Turkish Redhouse
greve gitmek
GO ON THE ASSUMPTION THAT : English Turkish Redhouse
(bir şeyin olacağını) zannederek harekete geçmek/harekete geçmiş olmak
GO ON THE DOLE : English Turkish Redhouse
işsizlik yardımı almak
GO ON THE ROAD : English Turkish Redhouse
(tiyatro topluluğu) turneye çıkmak
GO ON THE STAGE : English Turkish Redhouse
oyuncu olmak, tiyatrocu olmak
GO ON TOUR : English Turkish Redhouse
turneye çıkmak
GO ON! : English Turkish Redhouse
Aman sen de! Haydi canım sen de!
GO ONE'S WAY : English Turkish Redhouse
kendi yoluna gitmek, bildiğini okumak
GO OUT : English Turkish Redhouse
eğlenmek için dışarı çıkıp insanlarla buluşmak, çıkmak.
(with) ile flört etmek, ile gezmek, ile çıkmak: Faik's started to go out with Leyla. Faik, Leyla ile çıkmaya başladı.
(mektup, koli, ilan v.b.) yollanmak, gönderilmek.
(ateş, ışık) sönmek.
(deniz) çekilmek: The tide's going out. Deniz çekiliyor.
demode olmak
GO OUT OF ONE'S WAY : English Turkish Redhouse
zahmet etmek, zahmete katlanmak
GO OUT OF SIGHT : English Turkish Redhouse
gözden kaybolmak
GO OVER : English Turkish Redhouse
i incelemek,
i kontrol etmek.
i tekrar anlatmak,
i tekrar açıklamak.
i tekrar gözden geçirmek.
(belirli bir şekilde) karşılanmak: It went over well in the meeting. Toplantıda iyi karşılandı.
(bir grubu bırakarak) (başka bir gruba) girmek: He abandoned the Anglican church and went over to Rome. Anglikan kilisesini bırakıp Katolik oldu
GO OVER THE MATTER WITH A FINE-TOOTHED COMB : English Turkish Redhouse
ince eleyip sık dokumak
GO OVER THE TOP : English Turkish Redhouse
amaçlanan sınırı aşmak
GO OVERBOARD ABOUT : English Turkish Redhouse
konuşma dili-e fazla tutkun olmak
GO OVERBOARD FOR : English Turkish Redhouse
konuşma dili-e fazla tutkun olmak
GO PLACES : English Turkish Redhouse
konuşma dili(hayatta/bir meslekte) çok başarılı olmak
GO ROUND : English Turkish Redhouse
akınız go around
GO SCOT-FREE : English Turkish Redhouse
konuşma dili(sanık) hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak
GO SHARES : English Turkish Redhouse
paylaşmak: I'll go shares with you in this. Bunu seninle paylaşırım
GO SHARES WITH : English Turkish Redhouse
ile paylaşmak, ile üleşmek
GO SHOPPING : English Turkish Redhouse
çarşıya çıkmak, alışverişe çıkmak
GO SHORT : English Turkish Redhouse
(birine) yeterli miktarda (bir şey) olmamak: They won't go short of bread. Onlara yetecek kadar ekmek var
GO SHORT OF : English Turkish Redhouse
(birine) yeterli miktarda (bir şey) olmamak: They won't go short of bread. Onlara yetecek kadar ekmek var
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani