English
GO HALVES : English Turkish Redhouse
konuşma diliyarı yarıya paylaşmak
GO HAYWIRE : English Turkish Redhouse
konuşma dili
sapıtmak, delirmek.
bozulmak
GO HOG WILD : English Turkish Redhouse
konuşma diliçılgınlaşmak, çılgınca davranmak, iyice azmak
GO IN : English Turkish Redhouse
girmek.
girmek, uymak.
(güneş, ay) bulutla örtülmek
GO IN FOR : English Turkish Redhouse
(bir şeyin) meraklısı olmak, (bir şeyi) yapmaktan hoşlanmak
GO IN WITH SOMEONE ON : English Turkish Redhouse
(bir şeyde) biriyle ortak olmak
GO INTO : English Turkish Redhouse
(bir mesleğe) girmek.
(bir iş) için (belirli bir süre) harcanmak: Three months of work have gone into the preparation of this proqect. Bu projeyi hazırlamak için üç ay çalıştık.
(bir şeyi konuşmaya, tartışmaya, açıklamaya veya araştırmaya) girmek
GO INTO A DECLINE : English Turkish Redhouse
kuvvetten düşmek
GO INTO A SKID : English Turkish Redhouse
(araba) kaymaya başlamak
GO INTO ACTION : English Turkish Redhouse
harekete geçmek
GO INTO DETAIL : English Turkish Redhouse
ayrıntılara girmek
GO INTO DETAILS : English Turkish Redhouse
ayrıntılara girmek
GO INTO EFFECT : English Turkish Redhouse
yürürlüğe girmek
GO INTO ONE'S SHELL : English Turkish Redhouse
kabuğuna çekilmek, susup insanlarla konuşmamak
GO INTO OPERATION : English Turkish Redhouse
yürürlüğe girmek
GO IT ALONE : English Turkish Redhouse
kendi başına hareket etmek/yaşamak
GO IT! : English Turkish Redhouse
Koş!
Haydi gayret!
GO NATIVE : English Turkish Redhouse
yerliler gibi davranmaya/düşünmeye/giymeye başlamak
GO OFF : English Turkish Redhouse
patlamak.
çalmaya başlamak.
(ışıklar, kalorifer) sönmek; (bir aygıt) durmak, işlemez olmak, çalışmamak.
(yemek) bozulmak.
(bir olay) (belirli bir şekilde) geçmek.
konuşma dili
den hoşlanmamaya başlamak
GO OFF AT HALF COCK : English Turkish Redhouse
hazırlıksız iş görmek
GO OFF HALF-COCKED : English Turkish Redhouse
konuşma diliyeterince düşünmeden hemen harekete geçmek
GO OFF ON A TANGENT : English Turkish Redhouse
(önemsiz/ilgisiz bir şeye takılarak) asıl konudan ayrılmak/uzaklaşmak, amaçtan sapmak
GO OFF THE DEEP END : English Turkish Redhouse
konuşma dilikendini bir işe fazlasıyla kaptırmak
GO OFF THE RAILS : English Turkish Redhouse
raydan çıkmak.
aklını kaçırmak, aklını oynatmak
GO ON : English Turkish Redhouse
olmak; devam etmek: What's going on? Ne oluyor? The party went on all night. Parti gece boyunca devam etti.
(ışıklar, kalorifer) yanmaya başlamak; (aygıt) çalışmaya başlamak.
(bir işi sürdürebilmek için) (bir söz veya kanıta) dayanmak: What are you going on? Neye dayanıyorsun?
devam etmek, gitmek: Go on; I'll wait here for the others. Sen devam et; ben burada öbürlerini bekleyeceğim.
(zaman) geçmek.
(with)
e devam etmek.
(belirli bir şekilde) davranmaya devam etmek: If you go on like this you'll end up in a loony bin. Böyle devam edersen tımarhaneyi boylarsın.
konuşmaya devam etmek.
(about) (hakkında) fazlasıyla konuşmak, bıktıracak kadar konuşmak.
(at)
i azarlamak,
in başının etini yemek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani