Multilingual Turkish Dictionary English

GO BANANAS : English Turkish Redhouse

konuşma diliçıldırmak

GO BANKRUPT : English Turkish Redhouse

iflas etmek, batmak

GO BEGGING : English Turkish Redhouse

istenilmemek, rağbet görmemek

GO BELLY-UP : English Turkish Redhouse

konuşma dilitopu atmak, iflas etmek

GO BERSERK : English Turkish Redhouse

çıldırarak etrafı kırıp geçirmek

GO BEYOND : English Turkish Redhouse

-in ötesine geçmek

GO BUST : English Turkish Redhouse

konuşma diliiflas etmek, sıfırı tüketmek, topu atmak

GO BY : English Turkish Redhouse

geçmek: Several hours went by. Birkaç saat geçti. I've never gone by your house. Evinin önünden hiç geçmedim. Don't let that chance go by. O fırsatı kaçırma!
(bir şeyi) kılavuz saymak; (bir şeye) riayet etmek: Don't go by what he says! Onun dediklerine göre hareket etme.
e bakarak hükme varmak,
e bakmak: If you go only by appearances, you'd say he's poor. Sadece görünüşüne bakarsan fakir olduğunu söylerdin

GO BY THE BOARD : English Turkish Redhouse

konuşma dili(iyi şeyler) yok olmak, gitmek; (fırsat) kaçırılmak; (iş, tasarı v.b.) suya düşmek

GO BY THE WAYSIDE : English Turkish Redhouse

daha önemli bir şeyden dolayı rafa kaldırılmak

GO COUNTER TO : English Turkish Redhouse

e aykırı düşmek,
e uymamak.
e zıt gitmek

GO DOWN : English Turkish Redhouse

(seviye, kalite) düşmek.
batmak.
(şiş, sular) inmek; (lastik) sönmek.
karşılanmak: The proposal went down well. Teklif iyi karşılandı.
to
e uzanmak

GO DOWN IN HISTORY : English Turkish Redhouse

tarihe geçmek

GO DOWN THE DRAIN : English Turkish Redhouse

konuşma dili(para) boşuna harcanmak, boşa gitmek

GO DOWNHILL : English Turkish Redhouse

(başarı, sağlık v.b.) düşüş göstermek, bozulmak; baş aşağı gitmek

GO DUTCH : English Turkish Redhouse

konuşma dili(bir eğlentide) masrafı Alman usulü bölüşmek

GO FAR : English Turkish Redhouse

konuşma dili(hayatta/bir meslekte) çok başarılı olmak

GO FLY A KITE! : English Turkish Redhouse

Çek arabanı!

GO FOR : English Turkish Redhouse

e saldırmak,
in üstüne varmak.
i elde etmeye çalışmak.
i seçmek;
i tercih etmek.
den hoşlanmak.
için geçerli olmak: I'm fed up with all of you. And that goes for you too Nadide. Hepinizden bıktım artık. Bu senin için de geçerli, Nadide

GO FOR A SONG : English Turkish Redhouse

çok ucuza satılmak

GO FOR IT! : English Turkish Redhouse

Yallah!

GO FOR NOTHING : English Turkish Redhouse

oşa gitmek, heder olmak

GO FROM BAD TO WORSE : English Turkish Redhouse

(iş/işler) daha kötü olmak

GO GAGA OVER : English Turkish Redhouse

(bir şey için) deli olmak

GO GREEN AROUND THE GILLS : English Turkish Redhouse

enzi atmak