English
HANDICRAFT : English Turkish Redhouse
hand.i.crafthän'dikräft isim el sanatı
HANDILY : English Turkish Redhouse
hand.i.lyzarf kolayca, elverişli bir şekilde
HANDINESS : English Turkish Redhouse
hand.i.nessisim beceriklilik
HANDIWORK : English Turkish Redhouse
hand.i.workhän'diwırk isim iş, elişi
HANDKERCHIEF : English Turkish Redhouse
hand.ker.chiefhäng'kırçîf isim mendil
HANDLE : English Turkish Redhouse
han.dlehän'dıl fiil
el sürmek, ellemek, dokunmak.
ele almak.
kullanmak.
idare etmek.
satmak. isim sap, kulp, kabza, tutamaç
HANDLE SOMEONE WITH KID GLOVES : English Turkish Redhouse
(çok kırılgan veya sinirli birine) son derece dikkatli davranmak
HANDLEBAR : English Turkish Redhouse
han.dle.barhän'dılbar isim (bisiklette) gidon
HANDLING : English Turkish Redhouse
han.dlinghän'dlîng isim
elle dokunma.
işleme tarzı
HANDMADE : English Turkish Redhouse
hand.madehänd'meyd sıfat elişi, el yapımı
HANDRAIL : English Turkish Redhouse
hand.railhänd'reyl isim merdiven parmaklığı, tırabzan
HANDS DOWN : English Turkish Redhouse
parmağını kıpırdatmadan, kolaylıkla.
şüphesiz, apaçık: He was hands down the best. Onun en iyi olduğu apaçıktı
HANDS OFF! : English Turkish Redhouse
Dokunma!/Elini sürme!
HANDS UP! : English Turkish Redhouse
Eller yukarı!
HANDSHAKE : English Turkish Redhouse
hand.shakehänd'şeyk isim el sıkma
HANDSOME : English Turkish Redhouse
hand.somehän'sım sıfat
yakışıklı.
çok, bol; büyük.
cömert
HANDWORK : English Turkish Redhouse
hand.workhänd'wırk isim elişi
HANDWRITING : English Turkish Redhouse
hand.writ.inghänd'raytîng isim el yazısı
HANDY : English Turkish Redhouse
hand.yhän'di sıfat
hazır, yakın, el altında.
eli işe yatkın, becerikli, marifetli, usta.
elverişli, kullanışlı
HANDYMAN : English Turkish Redhouse
hand.y.manhän'dimän isim (handymen) elinden her iş gelen işçi
HANG : English Turkish Redhouse
hanghäng fiil (hung)
asmak; asılmak, asılı olmak, sallanmak, sarkmak.
takmak.
(başını) eğmek.
kaplamak, yapıştırmak
HANG AROUND : English Turkish Redhouse
konuşma dilibaşıboş gezerek beklemek
HANG BACK : English Turkish Redhouse
tereddüt etmek, çekinmek
HANG FIRE : English Turkish Redhouse
geri kalmak
HANG IN THE BALANCE : English Turkish Redhouse
(sonuç) belli olmamak: For a week her life hung in the balance. Bir hafta boyunca yaşayıp yaşamayacağı belli değildi. The fate of the city was hanging in the balance. Şehrin kaderi meçhuldü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani