English
HANG ON : English Turkish Redhouse
(to) (-e) sıkı tutunmak.
dayanmak, katlanmak
HANG ON SOMEONE'S EVERY WORD : English Turkish Redhouse
irinin her dediğini can kulağıyla dinlemek
HANG SOMEONE IN EFFIGY : English Turkish Redhouse
protesto olarak sevilmeyen birinin kuklasını yakmak veya asmak
HANG UP : English Turkish Redhouse
telefonu kapamak
HANGAR : English Turkish Redhouse
han.garhäng'ır isim hangar
HANGDOG : English Turkish Redhouse
hang.doghäng'dôg isim sinsi adam. sıfat
alçak, habis.
ürkek, korkak
HANGER : English Turkish Redhouse
hang.erisim
askı, askı kancası.
çengel
HANGER-ON : English Turkish Redhouse
hang.er-onhäng'ıran isim (hangers-on) beleşçi kimse
HANGING : English Turkish Redhouse
hang.ingisim
asma.
ipe çekme, asma, idam. sıfat asılı, sarkan
HANGMAN : English Turkish Redhouse
hang.manhäng'mın isim (hangmen) cellat
HANGNAIL : English Turkish Redhouse
hang.nailhäng'neyl isim şeytantırnağı
HANGOVER : English Turkish Redhouse
hang.o.verhäng'ovır isim içki sersemliği
HANGUP : English Turkish Redhouse
hang.uphäng'^p isim
güçlük, engel.
takınak
HANK : English Turkish Redhouse
hankhängk isim
çile, yün veya ipek çilesi.
kangal
HANKER : English Turkish Redhouse
han.kerhäng'kır fiil after/for arzulamak, özlemini çekmek
HAPHAZARD : English Turkish Redhouse
hap.haz.ardhäp'häz'ırd sıfat, zarf rasgele, gelişigüzel. isim rastlantı, şans
HAPLESS : English Turkish Redhouse
hap.lesshäp'lîs sıfat şanssız, talihsiz, bahtsız
HAPPEN : English Turkish Redhouse
hap.penhäp'ın fiil olmak, meydana gelmek
HAPPEN ON : English Turkish Redhouse
astgelmek, bulmak
HAPPENING : English Turkish Redhouse
hap.pen.inghäp'ınîng isim olay, vaka
HAPPILY : English Turkish Redhouse
hap.pi.lyhäp'ıli zarf
mutlulukla, sevinçle.
çok şükür, Allahtan, bereket versin ki
HAPPY : English Turkish Redhouse
hap.pyhäp'i sıfat
mutlu, mesut; şen, neşeli.
yerinde, iyi.
.. delisi: girl-happy kız delisi
HAPPY-GO-LUCKY : English Turkish Redhouse
hap.py-go-luckysıfat kaygısız; bir şeye aldırmaz, neşeli
HARANGUE : English Turkish Redhouse
ha.ranguehıräng' isim uzun ve tumturaklı konuşma, tirat. fiil uzun ve tumturaklı bir şekilde konuşmak, tirat söylemek
HARASS : English Turkish Redhouse
har.asshıräs', her'ıs fiil
rahat vermemek, rahatsız etmek, taciz etmek; bizar etmek, tedirgin etmek.
askeri aralıksız saldırılarla taciz etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani