Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BARFMAIL : English Turkish

n. hedefine bile erişmeden pek çok kez geri dönen elektronik posta

BARFY : English Turkish

adj. iğrenç, berbat, mide bulandırıcı; hasta, iyi olmayan, iyi hissetmeyen (Günlük Dil)

BARGAIN : English Turkish

n. pazarlık, uyuşma, anlaşma; kelepir; sudan ucuz şey, yok pahasına satılan şey; işlem (borsa)

BARGAIN : English Turkish

v. pazarlık etmek, anlaşmak, değiş tokuş etmek; teklif [pol.], karşılık [pol.]

BARGAIN AWAY : English Turkish

feda etmek

BARGAIN BASEMENT : English Turkish

indirimli satış yapılan yer

BARGAIN BASEMENT RATES : English Turkish

çok ucuz fiyatlar, oldukça indirimli fiyatlar

BARGAIN FOR : English Turkish

hesaba katmak, beklemek, ummak

BARGAIN FOR ACCOUNT : English Turkish

n. vadeli borsa işlemi

BARGAIN HUNTER : English Turkish

kelepirci, pazarlıkçı, ucuzcu, indirim ve ucuzluk peşinde koşan kimse, indirim avcısı

BARGAIN ON : English Turkish

v. güvenmek, bel bağlamak

BARGAIN PRICE : English Turkish

n. indirimli fiyat, sudan ucuz fiyat

BARGAIN SALE : English Turkish

indirimli satış

BARGAINABLE : English Turkish

adj. pazarlığı yapılabilir, pazarlık edilebilir

BARGAINEE : English Turkish

n. pazarlık edilen kimse, kendisiyle pazarlığa girilen kimse

BARGAINER : English Turkish

n. pazarlıkçı; görüşmeci

BARGAINING : English Turkish

n. pazarlık, görüşme

BARGAINING CHIP : English Turkish

pazarlık kozu, bir pazarlık durumunda avantaj olarak kullanılabilecek bir şey

BARGAINING POSITION : English Turkish

pazarlık pozisyonu, pazarlık yapma konumu, bir kimsenin pazarlığa giriş yapma durumu (teklif için sahip olunan şey vs)

BARGAINING POWER : English Turkish

pazarlık gücü, pazarlık etme avantajı, bir uzlaşma durumunda sahip olunan toplam avantaj

BARGAINING UNIT : English Turkish

müzakere birimi, pazarlık ünitesi, görüşme grubu, bir çalışma gücü adına pazarlık yapmayla yetkilendirilmiş grup veya organ

BARGAINOR : English Turkish

n. pazarlıkçı, pazarlık yapan kimse

BARGE : English Turkish

n. mavna, duba, salapurya; yüzen ev; saltanat kayığı

BARGE : English Turkish

v. dalmak; çarpmak; toslamak

BARGE IN : English Turkish

söze karışmak, lafa karışmak