Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BLOTCH : English Turkish

n. leke, mürekkep lekesi, kara leke; ayıp; kabartı; kızarıklık

BLOTCH : English Turkish

v. lekelemek, lekelenmek

BLOTCHED PICAREL : English Turkish

n. izmarit

BLOTCHY : English Turkish

adj. lekeli, mürekkep lekeli, kabarmış (cilt), kızarmış

BLOTTED : English Turkish

adj. silinmiş, ortadan kaldırılmış; lekelenmiş

BLOTTED HIM OUT : English Turkish

onu silip attı, onunla ilgili her şeyi ortadan kaldırdı, onunla ilgili tüm anılarını sildi süpürdü

BLOTTED OUT : English Turkish

iptal edilmiş, silinmiş, ortadan kaldırılmış, silinip süpürülmüş

BLOTTER : English Turkish

n. kurutma kâğıdı, karakol kayıt defteri

BLOTTING : English Turkish

adj. lekelemek, karartma; emme, içine çekme

BLOTTING : English Turkish

n. silme, yok etme, ortadan kaldırma, elimine etme, eleme; lekeleme, karartma

BLOTTING OUT : English Turkish

iptal etme, silme, ortadan kaldırma, silip süpürme

BLOTTING PAD : English Turkish

emme pedi, altlık, sumen, fazla mürekkebi emdirmek için kullanılan emici ped

BLOTTING PAPER : English Turkish

kurutma kâğıdı

BLOTTO : English Turkish

adj. sarhoş, fitil gibi, dut gibi

BLOUSE : English Turkish

n. bluz, gömlek; asker ceketi

BLOUSON : English Turkish

n. mont, bol kadın gömleği

BLOUSON : English Turkish

adj. bol giysi, geniş giyecek; kabarmaya veya sarkmaya yatkın (özellikle giyeceklerde)

BLOVIATE : English Turkish

v. boş boş konuşmak, çok fazla konuşmak, çene çalmak, gevezelik etmek, saçma sapan konuşmak (Argo)

BLOW : English Turkish

n. esinti, rüzgâr, üfleme; çalma, övünme, yüksekten atma; yumruk, darbe, hamle; şanssızlık, felâket, şok

BLOW : English Turkish

v. esmek, körüklemek, üflemek, uçurmak, yelpazelemek; çalmak, soluk soluğa kalmak, solumak; su fışkırtmak (balina), fışkırmak, patlamak; atmak (sigorta); çarçur etmek (Argo), kaçırmak (fırsat), kaçmak; çiçek açmak, çiçeklenmek; küfretmek, kahretmek

BLOW A HOLE IN : English Turkish

v.
de delik açmak,
nın doğru olmadığını göstermek,
nın haklı olmadığını göstermek

BLOW A KISS : English Turkish

v. öpücük göndermek

BLOW A RASPBERRY : English Turkish

yuhalamak, yuh çekmek

BLOW ABOUT : English Turkish

savurmak

BLOW AWAY : English Turkish

uçurmak, sürüklemek