Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BLOWING ABOUT : English Turkish

n. savurma

BLOWING FLAME : English Turkish

pürmüz alevi

BLOWING HOT AND COLD : English Turkish

hem sıcak hem soğuk esme, değişme; daldan dala atlama, fikir değiştirme, bir dediği diğerini tutmama

BLOWING ONE'S NOSE : English Turkish

urnunu silme, burnunu temizleme, sümkürme

BLOWING THE HORN : English Turkish

kornaya basma, uyarı sesi çıkarma

BLOWING UP : English Turkish

havaya uçurma, havaya uçma, patlatma, patlama, yerle bir olma, yerle bir etme; şişme, büyüme; şişkin hale gelme, şişirilmiş hale gelme; büyüme, büyütülme, genişleme

BLOWLAMP : English Turkish

n. lehim lâmbası

BLOWN : English Turkish

adj. şişmiş, soluğu kesilmiş, çiçeklenmiş

BLOWN UP : English Turkish

şişmiş, şiş, şişirilmiş, soluğu kesilmiş, nefes nefese kalmış

BLOWOUT : English Turkish

n. patlama; araştırma, inceleme, soruşturma; ziyafet, parti, şölen (Argo)

BLOWPIPE : English Turkish

n. üfleç, üfleyerek ok atılan boru; kaynak şalumosu

BLOWS : English Turkish

v. "blow (üflemek)", üflemek, nefes vermek; şişirmek, büyütmek; dalgalandırmak, dalgalanmak; ıslık çalmak; patlamak, patlatmak; filizlenmek, bitmek, tomurcuk açmak, çıkmak

BLOWSED : English Turkish

adj. dağıtılmış, darmadağınık, düzensiz; ciltte kırmızılık

BLOWSY : English Turkish

adj. (Britanya İngilizcesi) dağıtılmış, darmadağınık, düzensiz; ciltte kırmızılık, kırmızı suratlı (blowzy olarak da yazılır)

BLOWTOP : English Turkish

n. tepesi atan, çabuk parlayan, çok çabuk sinirlenen kimse, çok kolay kızan kimse

BLOWTORCH : English Turkish

n. lehim lâmbası

BLOWUP : English Turkish

n. patlama, tepesi atma, infilak

BLOWY : English Turkish

adj. rüzgârlı

BLOWZED : English Turkish

adj. dağıtılmış, darmadağınık, düzensiz; ciltte kırmızılık

BLOWZY : English Turkish

adj. kırmızı suratlı; saçı başı dağınık

BLS : English Turkish

"basic life support (temel yaşam desteği)"; gırtlaktan yabancı nesneleri kaldırılması ve CPR’yi de içeren temel acil yaşam işlemleri serisi (Tıp)

BLS : English Turkish

"Bureau of Labor Statistics (Çalışma İstatistikleri Bürosu)"; ABD ekonomisi ve çalışma piyasası hakkında veri toplayan ve istatistiksel analizler şeklinde kamuya açıklayan ABD hükümet ajansı

BLT : English Turkish

n. "bacon lettuce and tomato (domuz eti marul domates)"; bir sandviç içeriği; bir hamburger içi

BLUB : English Turkish

v. hıçkırarak ağlamak, yüksek sesle ağlamak, hüngür hüngür ağlamak

BLUBBER : English Turkish

n. balina yağı