Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BOKKEN : English Turkish

n. ilk olarak samurayların alıştırma yaparken gerçek kılıç yerine kullanmış oldukları ahşap kılıç

BOKMAKIERIE : English Turkish

n. örümcek kuşu familyasından sarı bir göğsü bulunan ötücü bir kuş (anavatanı güney Afrika'dır)

BOKU : English Turkish

n. çıplak elle çalınan kesik koni biçiminde bir davul türü

BOKUSAIGA : English Turkish

n. geleneksel siyah mürekkep kullanılarak yapılan Japon ressamlığı (Sanat)

BOLA : English Turkish

n. her iki ucunda ağır toplu güçlü bir şeridi olan bir silah (Güney Amerika Yerlileri ile atlı çobanları tarafından sığır ve diğer hayvanları yakalamak için kullanılır)

BOLAR : English Turkish

adj. çamur veya balçıktan

BOLAS : English Turkish

n. kuvvetli bir şeride bağlı top çifti; her iki ucunda ağır toplu güçlü bir şeridi olan bir silah (Güney Amerika Yerlileri ile atlı çobanları tarafından sığır ve diğer hayvanları yakalamak için kullanılır)

BOLD : English Turkish

adj. cesur, gözüpek, cüretli, atılgan, cesaret isteyen; küstah, arsız, utanmaz, göze çarpan, koyu renk yazılmış; dik

BOLD ADVENTURE : English Turkish

tehlikeli macera, riskli faaliyet, risk içeren aktivite

BOLD CHARACTER : English Turkish

kalın karakter, koyu harf, vurgulanmış büyük harf, kalın yazı tipi

BOLD FACE : English Turkish

n. koyu renk yazılmış, siyah harflerle yazılmış

BOLD FACED : English Turkish

adj. yüzsüz, arsız, küstah, utanmaz, koyu renk yazılmış

BOLD LETTERS : English Turkish

kalın harfler, koyu harfler, diğer harflerden daha koyu olarak yazılmış harfler (vurgulama amacıyla)

BOLD-FACE : English Turkish

n. kabalık, aşağılama, küstahlık; saygısızlık, şımarıklık, yüzsüzlük

BOLDEN : English Turkish

v. cesaretli yapmak, cesaret vermek; cesaretli olmak

BOLDFACE : English Turkish

n. baskıda vurgu amacıyla kullanılan kalın yazı biçimi

BOLDFACED : English Turkish

adj. yılmaz, korkusuz, cesaretli, cesur, gözü pek

BOLDLY : English Turkish

adv. cesurca; küstahça

BOLDNESS : English Turkish

n. cesaret, cesurluk, cüret, gözüpeklik; küstahlık, utanmazlık, yüzsüzlük

BOLDO : English Turkish

n. tıpta kullanılan güzel kokulu yaprakları için yetiştirilen ve yapraklarını dökmeyen bir Şili ağacı

BOLDU : English Turkish

n. tıpta kullanılan güzel kokulu yaprakları için yetiştirilen ve yapraklarını dökmeyen bir Şili ağacı

BOLE : English Turkish

n. ağaç gövdesi

BOLECTION : English Turkish

n. kordon, (Mimarlık) yüksekte veya çıkıntılı kordon (kapı boşluğu, panel, şömine vs için kullanılır)

BOLERO : English Turkish

n. bolero, İspanyol dansı; kısa ceket, cepken

BOLETUS : English Turkish

n. bir mantar türü