English
BOLONEY : English Turkish
n. saçma, zırva, palavra, iri salam
BOLSHEVIK : English Turkish
n. Bolşevik
BOLSHEVIK : English Turkish
adj. bolşevik
BOLSHEVISE : English Turkish
v. "Bolshevise (Bolşevikleştirmek)", (Britanya İngilizcesi) Bolşevik yapmak; Bolşevik olmasını sağlamak; Bolşevik gibi davranmak; komünist yapmak (Bolshevize olarak da yazılır)
BOLSHEVISM : English Turkish
n. bolşevizm
BOLSHEVIST : English Turkish
adj. bolşevik
BOLSHEVIST : English Turkish
n. bolşevik
BOLSHEVIZE : English Turkish
v. "Bolshevize (Bolşevikleştirmek)", (Amerikan İngilizcesi) Bolşevik yapmak; Bolşevik olmasını sağlamak; Bolşevik gibi davranmak; komünist yapmak (Bolshevise olarak da yazılır)
BOLSHY : English Turkish
n. Bolşevik, Bolşevizm yanlısı
BOLSHY : English Turkish
adj. kurulu düzene karşı, (Britanya Argosu) gürültücü, haşarı, şamatacı, yaramaz
BOLSTER : English Turkish
n. uzun yastık, yastık, destek
BOLSTER : English Turkish
v. yastıklamak, desteklemek
BOLSTER AN INFRASTRUCTURE : English Turkish
altyapıyı desteklemek, temeli kuvvetlendirmek, temel çerçeveyi güçlendirmek
BOLSTER UP : English Turkish
desteklemek, destek olmak
BOLSTERER : English Turkish
n. destek, destek veren, yardımcı, kuvvetlendiren, güçlendiren
BOLT : English Turkish
n. cıvata; sürgü; kısa ok; yıldırım; fırlama; kaçış, kaçınma; top (kumaş vb.); kilit dili
BOLT : English Turkish
v. sürgülemek, tıkınmak; çiğnemeden yutmak; fırlamak, kaçmak, tüymek, çekilmek (partiden), elemek, süzmek, tülbentten geçirmek
BOLT FROM THE BLUE : English Turkish
eklenmedik sürpriz, beklenmedik veya şoke edici sürpriz veya olay (örneğin; "She had been working in the company for twenty years, so when she quit, it must have felt like a bolt from the blue {Bu şirket için yirmi yıl çalışmıştı, işi bırakması tam bir şok yaratmış olmalı}")
BOLT FUNDS : English Turkish
sermayeyi dondurmak, parayı dondurmak, fonları dondurmak, fonlara erişimi kesmek
BOLT NUT : English Turkish
n. somun
BOLT OUT : English Turkish
sürgülemek, kapatmak, kilitlemek, kimse girmesin diye bir kapıyı kilitlemek
BOLT UP : English Turkish
cıvatalamak, vidalamak, birbirine bağlamak, cıvatalarla birbirine bağlamak
BOLT UPRIGHT : English Turkish
dimdik
BOLT-HOLE : English Turkish
sığınak, bir hayvanın güvenlik için kaçabileceği delik; bir askerin içinde saklanabileceği veya uyuyabileceği duvarda bulunan delik; kaçış rotası, kaçış yolu, güvenliğe çıkan yol
BOLTER : English Turkish
n. kontrolden çıkan at, partiden çekilen kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani