Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BOUNCED MESSAGE : English Turkish

geri dönen mesaj, geri seken mesaj, adresi belirlenemediği için alıcısına geri dönen elektronik posta mesajı

BOUNCER : English Turkish

n. zıplayan kimse veya şey; palavracı; martaval; fedai

BOUNCING : English Turkish

n. sıçrama

BOUNCING : English Turkish

adj. sağlıklı, güçlü, sağlam; gürbüz, sıçrayan, hareketli, gürültücü

BOUNCING BETTY : English Turkish

Zıplayan Betty, patlamadan önce yerden
4 fit (91,
121,92cm) sıçrayan patlayıcı

BOUNCING SEAT : English Turkish

n. bebek oturağı, yaylanan bebek koltuğu

BOUNCINGLY : English Turkish

adv. abartılı bir şekilde, güçlü bir şekilde, gürültülü bir şekilde; sıçrayarak, geri teperek

BOUNCY : English Turkish

adj. canlı, yerinde duramayan, yaşam dolu

BOUND : English Turkish

n. sıçrama, fırlama, zıplama, sekme; sınır; avut; yasak bölge

BOUND : English Turkish

adj. bağlı, mecbur, zorunlu, engellenen; gitmek üzere, yola çıkmış; nedeniyle

BOUND : English Turkish

v. zıplamak, sıçramak, zıplaya zıplaya gitmek, sekip geri gelmek, sınırlarını çizmek, sınırlamak, kısıtlamak

BOUND BY AN OATH : English Turkish

adj. yeminli

BOUND ELECTRON : English Turkish

ağlı elektron, belirli atomlarda bir protona ve nötrona bağlı olan elektron

BOUND FOR : English Turkish

-e doğru yol almış,
e yönelmiş,
e doğru gitmek üzere,
e varmayı amaçlamış

BOUND TO : English Turkish

adj. zorunlu, mutlâka

BOUND TO HAPPEN : English Turkish

olması beklenen, olması umulan, meydana gelmesi muhtemel, gerçekleşme üzere olan

BOUND UP WITH : English Turkish

ağlı olmak, ilgili olmak

BOUNDARIES : English Turkish

n. hudut

BOUNDARIES OF THE SABBATH : English Turkish

Sabbath'ın sınırları, Sabbath (Sebt günü, Musevilerce Cumartesi günü uygulanan kutsal dinlenme günü) boyunca Musevi kanunlarını çiğnemeden bir Musevi'nin gidebileceği alan veya mesafe, 2 bin gez yarıçaplı alan

BOUNDARY : English Turkish

n. sınır, hudut, limit, had

BOUNDARY CONDITIONS : English Turkish

sınır koşulları, sınır şartları, bir sınırla ilgili şartlar

BOUNDARY MARKER : English Turkish

sınır işareti, bir sınırı belirleyen işaret

BOUNDED : English Turkish

adj. sınırlandırmış

BOUNDED CIRCLE : English Turkish

ağlı çember, sınırlandırılmış çember, kenarları çembere dokunan bir çokgen içine alınmış çember

BOUNDEN : English Turkish

adj. yapılması gerekli