Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BOWED DEEPLY : English Turkish

yere eğilmiş, iki büklüm olmuş

BOWED HIS HEAD : English Turkish

aşını eğdi, başını indirdi, kafasını aşağı indirdi

BOWEL : English Turkish

n. bağırsak

BOWEL MOVEMENT : English Turkish

ağırsak hareketi, büyük abdest, dışkı, dışkı çıkarma, insan dışkısı, vücut dışkısı, bok, kaka

BOWEL OBSTRUCTION : English Turkish

ağırsak tıkanması, kabızlık, alt bağırsaklarda tıkanma

BOWELS : English Turkish

n. iç, bağırsak, iç kısım

BOWELS OF THE EARTH : English Turkish

yeryüzünün derinlikler, yeryüzünün merkezi

BOWEN : English Turkish

n. bir soyadı

BOWER : English Turkish

n. çardak, kameriye, özel oda (kadın), göz demiri (gemi)

BOWERBIRD : English Turkish

n. çardak kuşu, çardak benzeri özenli yapılar kuran ve anavatanı Yeni Gine ve Avustralya olan bir kuş

BOWERLIKE : English Turkish

adj. çardak benzeri, gölgeli

BOWERY : English Turkish

n. çiftlik

BOWERY : English Turkish

n. new york'un güneyinde tekin olmayan bir cadde

BOWHEAD : English Turkish

n. grönland balinası

BOWIE : English Turkish

n. bir soyadı

BOWIE KNIFE : English Turkish

eğri av bıçağı

BOWING : English Turkish

n. yay ile keman çalma; yaylama, yay tutma, bir kemancının yayı tutma şekli

BOWING DOWN : English Turkish

oyun eğme, diz çökme, bağlılık sunma

BOWING LOW : English Turkish

aşını eğme, başını indirme, kafayı aşağı doğru eğme

BOWK : English Turkish

n. büyük kova

BOWKNOT : English Turkish

n. ilmik, ilmek

BOWL : English Turkish

n. tas, kâse, çanak, leğen, kadeh; stadyum [amer.]; top (bowling vb.); dokuz kuka oyunu

BOWL : English Turkish

v. yuvarlamak, çevirmek (çember), yuvarlanmak, yolunda gitmek, tıkırında olmak; bovling oynamak

BOWL ALONG : English Turkish

yolunda gitmek, tıkırında olmak

BOWL OF SOUP : English Turkish

çorba kâsesi, çorba tası, derin çorba kabı