Multilingual Turkish Dictionary

English

English
BREATHTAKING VIEW : English Turkish

nefes kesici görünüş, nefes kesici manzara, soluk kesici manzara, çok güzel manzara, inanılmaz manzara

BREATHTAKINGLY : English Turkish

adv. nefes keserek, mükemmel bir şekilde, harika bir şekilde, şaşırtıcı bir şekilde

BREATHY : English Turkish

adj. hırıltılı, anlaşılır olmaması ile karakterize (bir sesin)

BRECCIA : English Turkish

n. breş, büyük kaya parçalarının oluşturduğu kaya

BRECHT : English Turkish

n. bir soyadı; Bertolt Brecht (
1956), Alman bir oyun yazarı, Berliner Ensemble Şirketi'nin kurucusu

BRECHTIAN : English Turkish

adj. Bertolt Brecht tarzında, Bertolt Brecht tarzına özgü

BREECH : English Turkish

n. popo, arka, kuyruk (top), kıç (Argo)

BREECH DELIVERY : English Turkish

ters doğum

BREECH LOCK : English Turkish

kama kilidi, bir silahın namlusunun arkasındaki hareket mekanizması

BREECH PRESENTATION : English Turkish

ters doğum, doğumda bebeğin önce kafası yerine kalça veya ayaklarının çıkması durumu

BREECH SIGHT : English Turkish

n. gözü yönlendirmesi için bir ateşli silahın namlu arkasına takılan nişan alırken öndeki nişangahla birleştirilen cihaz (gez benzeri)

BREECHBLOCK : English Turkish

n. kama gövdesi, bir ateşli silahın namlusunun arka kısmını kapatan metal parça

BREECHCLOTH : English Turkish

n. kısa külot, peştemal, kuşak, bele sarılan havlu, bel bölgesini örten giysi

BREECHCLOUT : English Turkish

n. peştemal, kuşak, bel ve kalçaların etrafına sarılan giysi

BREECHES : English Turkish

n. pantolon

BREECHLOADER : English Turkish

n. arkadan/kamadan doldurulan silah (top benzeri)

BREED : English Turkish

n. cins, soy, nesil, tür

BREED : English Turkish

v. doğurmak, çoğalmak, yavrulamak; yetiştirmek, beslemek; çiftleşmek, üretmek

BREED BAD BLOOD : English Turkish

irbirine düşürmek

BREED IN AND IN : English Turkish

akraba evliliği, akraba ebeveynlerden türeyen soy

BREED INEFFICIENCY : English Turkish

verimsizliğe sebep olma

BREED TROUBLE : English Turkish

ozukluğa sebep olma, rahatsızlığa sebep olma

BREEDER : English Turkish

n. hayvan yetiştiricisi, üreten, üreyen hayvan, üretici

BREEDING : English Turkish

n. doğurma, yetiştirme; üretme, üreme, terbiye, görgü kuralları, görgü

BREEKS : English Turkish

n. (İskoçça) pantolon, peştemal