Multilingual Turkish Dictionary

English

English
CRUSH : English Turkish

n. ezme, baskı; kalabalık; meyve suyu; aşk; tutku

CRUSH : English Turkish

v. ezmek, sıkıştırmak, sıkmak; öğütmek; kırılmak, parçalanmak; itişmek; buruşmak; kahretmek

CRUSH AFTER TAKEOFF : English Turkish

havalandıktan sonra parçalanma, havalandıktan sonra tekrar yere düşme (uçakla ilgili)

CRUSH BARRIER : English Turkish

ariyer, barikat, kalabalığı durdurmak için kurulan barikat

CRUSH ROOM : English Turkish

fuaye

CRUSHABLE : English Turkish

adj. buruşabilir, kırışabilir

CRUSHABLE BIN : English Turkish

n. öğütme bölümü

CRUSHABLE ZONE : English Turkish

n. öğütme bölümü

CRUSHED : English Turkish

adj. sıkılmış, öğütülmüş, ezilmiş, ezik

CRUSHED OLIVES : English Turkish

ezilmiş zeytin, sıkıştırılmış olan zeytin, öğütülmüş zeytin

CRUSHED WITH GRIEF : English Turkish

acı ile kahrolmuş, ıstıraba yenilmiş, üzüntüden harap olmuş

CRUSHER : English Turkish

n. sıkma makinesi; darbe, vuruş, öğütücü

CRUSHING : English Turkish

n. ezme

CRUSHING : English Turkish

adj. ezici, mahvedici

CRUSHING DEFEAT : English Turkish

ezici mağlubiyet, büyük yenilgi, büyük fark ile yenilgi

CRUSHPROOF : English Turkish

adj. ezilmeye karşı dayanıklı, ezilmesi imkansız olan

CRUSOE : English Turkish

n. Robinson Crusoe (Daniel Defoe'nun "Robinson Crusoe" adlı kitabının ana karakteri); bir soyadı

CRUST : English Turkish

n. kabuk; kuru ekmek; tortu; yüzsüzlük, arsızlık

CRUST : English Turkish

v. kabuklanmak; buz tutmak

CRUST OVER : English Turkish

v. kabuklanmak

CRUST ROUND THE EYES : English Turkish

n. çapak

CRUSTACEA : English Turkish

n. eklembacaklı kabuklular

CRUSTACEAN : English Turkish

adj. kabuklular ile ilgili, kabuklulardan

CRUSTAL : English Turkish

adj. kabuksal, kabuk ile ilgili, dış kaplama ile ilgili

CRUSTED : English Turkish

adj. kabuklu, tortulu, eski, antika, aşırı, koyu