English
DRAFTING ROOM : English Turkish
çizim odası
DRAFTSMAN : English Turkish
n. teknik ressam; tasarımcı, tasarı hazırlayan kimse
DRAFTSMANSHIP : English Turkish
n. teknik ressamlık
DRAFTY : English Turkish
adj. cereyanlı, hava akımlı
DRAG : English Turkish
n. tırmık, trol, tarak, kızak; engel; direnç; ağır hareket; el arabası, atlı araba; zahmetli şey; sıkıcı tip; aptal, geri zekâlı tip; etki; bir nefes; koku (av); kadın elbisesi (eşcinsel erkeğin giydiği)
DRAG : English Turkish
v. çekmek, sürüklemek, sürümek, sürünmek; ağırdan almak; ağ ile suyun dibini taramak, taramak; söz konusu etmek; bulaştırmak, sokmak; sürüncemede kalmak, geçmek bilmemek; durgunlaşmak; ağır tempoyla çalınmak
DRAG ALONG : English Turkish
v. sürüklemek
DRAG ANCHOR : English Turkish
tarama demiri
DRAG AND DROP : English Turkish
sürükleme ve bırakma, (Bilgisayar) bilgisayar ekranındaki bir öğeyi (simge metin vs) taşımak amacıyla fareyi öğenin üzerinde tıklayarak taşınmak istenen yere götürülünceye kadar basılı tutup hedef noktada bırakma
DRAG ASS : English Turkish
(Argo) sıkıcı, sıkıntılı, eziyetli
DRAG AWAY : English Turkish
sürüyerek götürmek, zorla götürmek, zorla ayırmak
DRAG BEHIND : English Turkish
v. geride kalmak, geçmek bilmemek
DRAG CABLE : English Turkish
çekme kablosu, ağır yükler çekmek için kullanılan ağır kablo
DRAG CHAIN : English Turkish
n. çarık zinciri (araba)
DRAG COEFFICIENT : English Turkish
sürüklenme katsayısı, direnç katsayısı, hareket halinde vücudun hareketinin ters yönüne zorlayan gücün yoğunluğunu temsil eden sayı
DRAG DOWN : English Turkish
v. seviyesini düşürmek, alçaltmak, yıkmak, perişan etmek
DRAG FORCE : English Turkish
sürüklenme kuvveti, sürüklenme erki, bir vücut hareketinin tersi yönde hareket eden kuvvet
DRAG HUNT : English Turkish
n. (Britanya) yapay koku izlerini takip etmek için av köpekleri kullanılarak yapılan av
DRAG IN : English Turkish
v. içeri sürüklemek, zorlamak, zorla yaptırmak, söz konusu yapmak
DRAG INTO THE MIRE : English Turkish
çamura çekmek, çamura sokmak, kirletmek; alçaltmak, aşağılamak, küçültmek, lekelemek
DRAG NET : English Turkish
n. sürükleme ağı, balık avı veya diğer türlü bir av sırasında sürüklenerek kullanılan ağ; bir şeyi veya kimseyi yakalamak için kullanılan bir metot
DRAG ON : English Turkish
sürüklenmek, sürüncemede kalmak, bitmek bilmemek, uzadıkça uzamak
DRAG ONE'S FEET : English Turkish
ayağını sürümek, ağırdan almak, işi yavaşlatmak
DRAG OUT : English Turkish
uzatmak, uzun tutmak, sızdırmak, ağzından lâf almak
DRAG OUT A MISERABLE EXISTENCE : English Turkish
sürünerek yaşamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani