English
DPMI : English Turkish
"Dos Protected Mode Interface (Dos Korumalı Mod Arayüzü)", her birinin kendisine ayrılmış belli bir hafızası olmasından kaynaklanan herhangi bir çakışma yaratmadan birçok programı aynı anda kullanmaya olanak sağlayan DOS arayüzü
DPMS : English Turkish
"Desktop Power Management System (Masaüstü Enerji Yönetim Sistemi)", (Bilgisayar) bir bilgisayarın enerji tüketimini düzenleyen sistem
DR DRE : English Turkish
Dr Dre, (1965'te Andre Young olarak doğan) Amerikalı rap müzisyeni ve yapımcısı, "NWA" rap grubunun eski üyesi
DR NO : English Turkish
Dr No, Sean Connery'nin başrolde oynadığı 1962 James Bond filmi (Terence Young tarafından yönetilen)
DR. : English Turkish
n. Dr., tıp uygulama izni olan kişi (örneğin, hekim, cerrah); üniversiteden doktora ünvanı alan kimse
DR. FREDERIC MOHS : English Turkish
n. Dr. Frederic Mohs, Frederic E. Mohs (
2002), Mohs Mikrografik Cerrahisini geliştiren Amerika Birleşik Devletleri cerrahı
DR. FUNKENSTEIN : English Turkish
n. Dr. Funkenstein, (1941'de George Clinton olarak doğmuş olan) funk müzisyeni ve sanatçısı, "Parliment Funkadelic" grubunun kurucu ortağı
DR. J : English Turkish
Dr. J, Julius Erving (born 1950), ünlü eski profesyonel basketbol oyuncusu, NBA'de tüm zamanların önde gelen skorcusu
DR. JEKYLL AND MR. HYDE : English Turkish
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, aslında aynı kişi olan değişen iki karakter; karışık kişiliği olan bir kişiyi anlatan Stevenson tarafından yazılan ünlü roman
DR. MARTENS : English Turkish
n. Dr. Martens, ayak bileği uzunluğunda sert ve hava yastıklı tabanı olan bağcıklı ayakkabı ya da bot ticari markası, DMs, Doc Martens, "Docs"
DR. SAMUEL JOHNSON : English Turkish
n. Dr. Samuel Johnson, Samuel Johnson, Dr. Johnson (
1784), İngiliz yazar ve sözlük bilimci
DRAB : English Turkish
n. donuk açık kahverengi kumaş; pasaklı kadın, kaltak, fahişe
DRAB : English Turkish
adj. donuk açık kahverengi, haki renk; sıkıcı; tekdüze, monoton; dostsuz, arkadaşsız
DRABBET : English Turkish
n. kaba keten kumaş
DRABBLE : English Turkish
v. yerlere sürümek, yere sürüyerek kirletmek
DRABLY : English Turkish
adv. monoton bir şekilde, sıkıcı bir şekilde, kasvetli bir şekilde
DRABNESS : English Turkish
n. belirsizlik, kasvet, sönüklük, durgunluk, yavanlık
DRACAENA : English Turkish
n. gösterişli yaprakları için yetiştirilen bir süs bitkisi
DRACHM : English Turkish
n. drahmi, dirhem; dört gram (eski yunan); yudum; damla
DRACHMA : English Turkish
n. drahmi, dirhem; dört gram (eski yunan)
DRACO : English Turkish
n. drakon, ejderha
DRACONIAN : English Turkish
adj. zalim, gaddar, drakon'a ait, drakon yasalarına ait, merhametsiz
DRACONIAN LAW : English Turkish
drakon kanunu, zalimce kanun, sert kanun, gaddarca kanun
DRACONIC : English Turkish
adj. zalim, gaddar, merhametsiz, drakon'a ait
DRACONIC LAWS : English Turkish
drakon kanunları, bir Antik Yunan yasa koyucusu olan Draco tarafından belirlenmiş olan haşince kanunlar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani