Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DRY SALT : English Turkish

v. tuzlayıp saklamak

DRY SAUNA : English Turkish

kuru sauna, kuru sıcak yayan kabin veya küçük oda

DRY SEASON : English Turkish

kuru mevsim, kurak mevsim, yılın çok az veya sıfır yağmur düşen zamanı, yaz, yaz mevsimi, sıcak günler

DRY SHAVING : English Turkish

n. aldatma, hile, sahtekârlık, dümen, kazık, dolandırıcılık

DRY SHOD : English Turkish

ayakları kuru olarak, ayakları ıslatmadan

DRY SKIN : English Turkish

n. kuru cilt, anormal derecede kuru olan cilt için kullanılan tıbbi terim

DRY SLICE OF BREAD : English Turkish

kuru ekmek dilimi, katıksız ekmek dilimi, üzerine yağ reçel vs gibi herhangi bir şey konulmamış ekmek dilimi

DRY SPELL : English Turkish

n. kurak dönem, çorak dönem, yağmursuz dönem, yağışsız dönem, yağış miktarının belirli bir miktarın altında olduğu zaman dilimi; verimliliğin çok az olduğu dönem, hemen hemen hiç üretim yapılmayan dönem, çok az faaliyetin yapıldığı dönem, gelir düzeyinin düşük olduğu dönem

DRY STICK : English Turkish

n. çam yarması, hödük

DRY SUIT : English Turkish

n. dalma giysisi, dalış giysisi, su geçirmez dalma giysisi, boyun ve ayak ile kol bileklerinde bulunan kapanır kısımları yardımıyla dalgıcı kuru tutan dalış giysisi

DRY UP : English Turkish

kurumak, çekilmek, kesilmek, kurutmak, kesmek, sözünü unutarak duraksamak

DRY VERMOUTH : English Turkish

n. sek vermut

DRY VOICE : English Turkish

kuru ses, ses kıvrımlarının çok düşük bir frekansta titreşim yaptığı ses

DRY WINE : English Turkish

sek şarap

DRY WOOD : English Turkish

kuru kereste, kurumuş kereste, kurutulmuş kereste, doğal suları kurumuş kereste (yeni kesilmemiş ağaç)

DRY-CLEAN : English Turkish

v. kuru temizlemek, kuru temizleme yapmak, su yerine kimyasallar kullanarak giyecekleri temizlemek

DRY-EYED : English Turkish

adj. kuru gözlü, ağlamayan; duygusuz, duygusallıktan uzak

DRY-FARM : English Turkish

kuru çiftlik, nem tutan işlenmiş toprağa ve kuraklığa karşı dayanıklı ekine dayanan kuru bir bölgedeki çiftlik

DRYABLE : English Turkish

adj. kurutulabilir, kuruyabilir

DRYAD : English Turkish

n. orman perisi

DRYASDUST : English Turkish

n. sıkıcı tip, sıkıcı yazar

DRYASDUST : English Turkish

adj. sıkıcı

DRYDEN : English Turkish

n. Dryden, soyadı; John Dryden (
1700), İngiliz şair ve oyun yazarı; Ontario'da bi kasaba (Kanada); New York eyaletinde bir yerleşim yeri (ABD); Michigan'da bir yerleşim yeri (ABD)

DRYDOCK : English Turkish

v. doka çekmek, havuzlamak

DRYER : English Turkish

n. kurutma makinesi, kurutucu; kurutucu madde