English
DUNHAM : English Turkish
n. Dunham, soyadı; Quebec vilayetinin güney bölgesinde bulunan bir kasaba (Kanada); Katherine Dunham (
2006), Chicago üniversitesinde okuyan ve antropoloji dalında lisans, yüksek lisans ve doktora ünvanlarını kazanan ilk Afrikalı-Amerikalılardan biri olan ABD dansçısı ve koreograf
DUNITE : English Turkish
n. dünit, olivinden oluşan sarımsı yeşil kaba bir damarlı volkanik taş
DUNIWASSAL : English Turkish
n. ikinci sınıf beyefendisi, soylu adayı
DUNK : English Turkish
v. daldırmak, bandırmak, banmak
DUNK SHOT : English Turkish
n. smaç, basket çemberinden yukarıdan itilerek atılan basketbol sayısı
DUNKER : English Turkish
n. Dunker, Alman Brethenler Kilisesi üyesi (1708'de Almanya'da kurulan ve daha sonra ABD'de tanınan); Alman-Amerikan grubu üyesi (Alman Brethren Baptist ) askeri hizmet ve yasal yeminlere karşı olan ve Vaftizi yoğun bir şekilde uygulayan
DUNKER : English Turkish
n. yemeden önce bir yiyeceği bir sıvıya batıran kimse; smaççı, smaç atabilen basketbol oyuncusu; tam bir bağlılık ile vaftizlik uygulamalarını yerine getiren Vaftizlik inançlarına bağlı kimse, Alman kilisesi üyesi kimse
DUNKIRK : English Turkish
n. Dunkirk, Kuzey Fransa'da bir liman; 1940'ta Britanyalı seferi güçlerinin tahliye edildiği yer; ABD'de birkaç şehir ismi
DUNKIRK : English Turkish
n. ümitsiz geri çekilme; kriz, tam bir felaket durumunun önlenmesi adına son bir gayretin gerektiği kriz durumu
DUNLIN : English Turkish
n. kum çulluğu, kara karınlı kum kuşu, sokulgan bir çulluk kuşu türü
DUNNAGE : English Turkish
n. istif tahtası, takviye tahtası, yük takviyesi için veya yükü sabitlemek için kullanılan (tahta hasır vs gibi) paketleme malzemesi; kişisel kargo, kişisel valiz
DUNNART : English Turkish
n. sivri bir burnu ile belirgin gözleri olan ve böceklerle beslenen fareye benzer keseli bir hayvan (Avustralya ve Yeni Gine'de rastlanır)
DUNNER : English Turkish
n. görevi alacakları toplamak olan kimse, alacak toplayan kişi
DUNNING LETTER : English Turkish
n. ihtarname
DUNNO : English Turkish
n. "don't know (bilmiyorum)", bilmiyorum, emin değilim, bir bilgim yok, bir fikrim yok (İnternet Argosu)
DUNNOCK : English Turkish
n. dağ bülbülü, boy ve renk olarak serçeye benzeyen küçük bir Avrupa ormanlık alan kuşu
DUNNY : English Turkish
n. (Avustralya ve Yeni Zelanda Argosu) tuvalet
DUNT : English Turkish
n. darbe, yumruk, vuruş, vurma; darbe ile oluşan yaralanma, vurma ile verilen zarar
DUO : English Turkish
n. düet, iki sesli şarkı
DUO : English Turkish
pref. iki, ikili
DUODECIMAL : English Turkish
adj. onikişerli, onikili
DUODECIMO : English Turkish
n. bir defter boyu, on iki yapraklı defter, yaklaşık olarak 13 X 20 cm boyutlarında olan ve bir sayfa katlandığında 12 tane ayrı sayfa oluşturan defter boyutu
DUODENAL : English Turkish
adj. onikiparmak bağırsağına ait
DUODENAL ULCER : English Turkish
onikiparmak bağırsağı ülseri
DUODENARY : English Turkish
adj. in ikilik, on ikişerli; on iki kat, on iki katlı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani