Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EARTHMOVER : English Turkish

n. buldozer, toprak kazma makinesi, büyük miktarda toprak kazan ve taşıyan makine

EARTHMOVING : English Turkish

adj. buldozerle kazma ile ilgili, toprak kazma makinesiyle kazmaya özgü

EARTHQUAKE : English Turkish

n. deprem, zelzele, yer sarsıntısı, kargaşa

EARTHQUAKE RESISTANT : English Turkish

depreme dayanıklı, depreme mukavim, deprem kuvvetine dayanacak şekilde tasarlanmış

EARTHRISE : English Turkish

n. dünyanın doğuşu, ay yüzeyinden veya bir uzay aracından bakıldığında dünyanın ayın ufku üzerinden yükselmesi

EARTHSHAKING : English Turkish

adj. inançları kökünden sarsan, fikirleri altüst eden

EARTHSHINE : English Turkish

n. ayın karanlık bölümüne yeryüzünden yansıyan güneş ışınları, yeryüzü ışığı

EARTHWARD : English Turkish

adv. dünyaya doğru

EARTHWARDS : English Turkish

adv. dünya yönünde, dünya yönüne doğru

EARTHWORK : English Turkish

n. hafriyat

EARTHWORM : English Turkish

n. solucan, toprak solucanı

EARTHY : English Turkish

adj. topraklı, toprağımsı; maddi; dünyevi

EARVIN : English Turkish

n. Earvin, erkek ismi

EARWAX : English Turkish

n. kulak kiri

EARWIG : English Turkish

n. kulağakaçan

EARWITNESS : English Turkish

n. kulak misafiri

EARWORM : English Turkish

n. bir kimsenin aklına takılan ve kafasında sürekli tekrarlanan ezgi melodi veya şarkı; mısır yiyen güve larvası

EASE : English Turkish

n. rahat, içi rahat olma, rahatlık, konfor; huzur, refah, dinme; kolaylık

EASE : English Turkish

v. kolaylaştırmak; rahatlatmak, hafifletmek, rahatlamak; yatıştırmak, dindirmek; gevşetmek; dikkatle yerleştirmek,

EASE ABSORPTION : English Turkish

emmeyi kolaylaştırmak, soğurmayı kolaylaştırmak, asimilasyonu çabuklaştırmak

EASE OFF : English Turkish

v. hafiflemek, gevşemek, inmek, azalmak, gerginliğini kaybetmek, yavaşlamak

EASE RELEASE : English Turkish

serbest kalmayı kolaylaştırmak, hapishaneden çıkmaya yardım etmek

EASE SANCTIONS : English Turkish

yaptırımları yumuşatmak, yaptırımları hafifletmek, cezanın ağırlığını düşürmek

EASE TENSION : English Turkish

gerginliği azaltmak, endişeyi hafifletmek, tansiyonu düşürmek

EASE THE PAIN : English Turkish

acıyı gidermek, acıdan kurtarmak, acıyı azaltmak, acının şiddetini düşürmek