Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EATEN UP : English Turkish

yenilip bitirilmiş, yiyip bitirilmiş

EATER : English Turkish

n. yiyen kimse

EATERS COMA : English Turkish

ir kimsenin tembel ve uykucu olduğu ve çoğunlukla keyif yapmak veya uyumaktan başka hiçbir şey yapma motivasyonunun olmadığı durum; genellikle yemekten hemen sonra ortaya çıkan durum

EATERS DEATH : English Turkish

ir kimsenin ayakta durmada veya yürümede zorluk çektiği ağır tembellik ve uykuculuk hali (genelde çok büyük miktarda yemek yedikten sonra ortaya çıkan durum)

EATERY : English Turkish

n. fast-food restoranı, kafeterya, pratik yiyecek atıştırma yeri

EATING : English Turkish

n. yemelik, yenilmeye uygun, yıpratıcı

EATING BOUT : English Turkish

yemek yarışması, yemek cümbüşü, yemek eğlencesi, çok kısa zamanda büyük miktarda yiyecek tüketilmesi

EATING DISORDER : English Turkish

yeme bozukluğu, sağlığı tehdit edici ve düzensiz bir özellikte yeme alışkanlığına neden olan ruhsal bozukluk (zorla yeme iştahsızlık doymazlık vs gibi)

EATING HABITS : English Turkish

yeme alışkanlıkları, düzenli yeme biçimleri

EATING HOUSE : English Turkish

lokanta, restoran, aşevi

EATING NICHE : English Turkish

yeme nişi, yeme oyuğu, yeme hücresi, yemek yemek için kullanılan (evde vs) küçük alan

EATING ONE'S FILL : English Turkish

doyasıya yemek, karnı dolana kadar yemek, doyuncaya kadar yemek, açlığı giderilene kadar yemek

EATING ONE'S TERMS : English Turkish

dönemlerini yeme, avukat olmak üzere hukuk okuma ve Adliye Toplantı Salonu yemeklerinden gereken kadarını yeme (her on iki dönemin ilk üç defasıdır)

EATING PLACE : English Turkish

n. yeme yeri, restoran, lokanta

EATON : English Turkish

n. Eaton, Ohio merkezli Amerikan şirketi, mekanik ve elektronik parça üreticisi (yarıiletkenler, hidrolik sistemler ve kontrol cihazı da dahil)

EATS : English Turkish

n. yemek, yiyecek (Argo)

EAU : English Turkish

n. (Fransızca) su (İngilizcede "eau de Cologne {kolonya}" gibi kombinasyonlarla kullanılır)

EAU DE COLOGNE : English Turkish

kolonya, hafif parfüm

EAU DE TOILETTE : English Turkish

n. (Fransızca) hafif parfüm, daha az yoğun kokulu parfüm

EAU DE VIE : English Turkish

n. kanyak

EAVE : English Turkish

n. saçak, bir binanın çatısının yanlardan sarkan düşük kenarları

EAVED : English Turkish

adj. saçaklı, saçağı olan, saçakları olan, yanlardan sarkan düşük kenarları olan (bir binanın çatısının)

EAVES : English Turkish

n. saçak, suyolu

EAVESDROP : English Turkish

v. gizlice dinlemek, kulak misafiri olmak, kulak kabartmak

EAVESDROPPER : English Turkish

n. kulak misafiri, gizlice dinleyen kimse