English
ECOSOC : English Turkish
"Economic and Social Council (United Nations) {Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi}", Bileşmiş Milletler'in ekonomik ve sosyal durumlardan sorumlu konseyi
ECOSPHERE : English Turkish
n. ekosfer, ekosfer tabakası, gezegenin yaşayan organizmalarını ve fiziksel ortamlarını içeren ekosistem
ECOSSE : English Turkish
n. Ecosse, İskoçya (Fransızca), Britanya'nın kuzeyinde bulunan bir ülke
ECOSYSTEM : English Turkish
n. ekosistem
ECOTERRORISM : English Turkish
n. ekoterör, ekoterörizm, çevre terörü, doğa terörü, çevreci terör, çevreye zararlı olduğuna inanılan faaliyetleri önlemek amacıyla tasarlanmış sabotaj; çevresel davalar uğruna gerçekleştirilen terör; düşmanın doğal ortamına zarar verme amaçlı siyasi terör
ECOTERRORIST : English Turkish
n. ekoterörist, çevre teröristi, doğa teröristi, çevreci terörist, çevreye zararlı olduğuna inanılan faaliyetleri önlemek amacıyla tasarlanmış sabotaj gerçekleştiren terörist; çevresel davalar uğruna terör gerçekleştiren kimse; düşmanın doğal ortamına zarar verme amaçlı siyasi terör uygulayan kimse
ECOTOUR : English Turkish
n. ekolojik temalı bir yerde (yağmur ormanları sulak alanlar çöller vs) dinlence turu
ECOTOURISM : English Turkish
n. ekoturizm, çevre turizmi, doğa turizmi, ekolojiye ve çevrenin korunmasına odaklı turizm endüstrisi (yağmur ormanlarına Afrika çayırlıkların vs yolculuklar düzenlenerek)
ECOTOXICOLOGY : English Turkish
n. ekotoksikoloji, zehirli maddelerin ve doğal ürünlerin insanlar bitkiler ve hayvanlar üzerindeki etkisinin bilimsel olarak incelenmesi, çevreye zararlı malzemeler araştırmaları
ECOTYPE : English Turkish
n. ekotip, en küçük ekolojik sınıf
ECP : English Turkish
ECP, hat gürültüsünü filtreleyen ve hata içeren iletinin yeniden aktarılmasını otomatik olarak isteyen modem iletiminde hata belirleme protokolü
ECP : English Turkish
ECP, iki yönlü iletişimleri destekleyen hızlı paralel port (Bilgisayar)
ECPHRASIS : English Turkish
n. bir görsel sanat çalışmasının dramatik veya resimsel tasviri
ECRU : English Turkish
adj. açık kahverengi, ham keten renginde
ECSC : English Turkish
"European Coal & Steel Community (Avrupa Kömür & Çelik Birliği)", Avrupa Kömür & Çelik Birliği, batı Avrupa ülkelerinde bir kömür demir ve çelik üretim havuzu sağlayan ekonomik birlik
ECSTASED : English Turkish
adj. mest
ECSTASIZE : English Turkish
v. coşturmak, hayran bırakmak, kendinden geçirmek
ECSTASY : English Turkish
n. kendinden geçme, coşkunluk, coşku, vecit
ECSTASY : English Turkish
n. aşırı mutluluk, aşırı sevinç, coşkunluk, büyük zevk, kendinden geçme (extasy olarak da yazılır)
ECSTATIC : English Turkish
adj. kendinden geçmiş, mest olmuş, vecde gelmiş
ECSTATICALLY : English Turkish
adv. aşırı mutlu bir şekilde, aşırı sevinçli bir şekilde, coşkunca, büyük zevkle, kendinden geçerek
ECTAD : English Turkish
adv. dışa doğru, dışarıya doğru, yüzeye doğru
ECTAL : English Turkish
adj. harici, dışsal
ECTASIS : English Turkish
n. esrime, vecde gelme; hece uzatılma, heceyi uzun söyleme
ECTATIC : English Turkish
adj. kısa bir hecenin uzatılmasıyla ilgili
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani