English
ELASTICITY : English Turkish
n. elastikiyet, esneklik
ELASTICIZE : English Turkish
v. (Amerikan İngilizcesi) elastikleştirmek, esnekleştirmek; gerilebilir olması için bir şeyin içine lastik koymak (elasticise olarak da yazılır)
ELASTIN : English Turkish
n. elastin, bir protein türü
ELASTOMER : English Turkish
n. elastomer, doğal ve sentetik elastik bir madde (Kimya)
ELASTOMERIC : English Turkish
adj. elastomerik, (Kimya), elastomer (doğal ve sentetik elastik bir madde) ile ilgili, elastomeriğe özgü
ELASTOMETER : English Turkish
n. elastometre, esnekliği ölçmek için kullanılan alet
ELASTOPLAST : English Turkish
n. elastoplastik, kesikleri ve yaraları sarmak için kullanılan elastik yapışkan bir bandaj
ELASTOSIS : English Turkish
n. elastoz, elastik dokunun parçalanması; ciltteki elastik dokunun güneşten kaynaklanan zararlardan dolayı buruşması; derisel bağ dokusundaki bozucu değişiklikler; bağ dokusundaki bozulmadan dolayı yaşlı insanların ciltlerindeki elastiklik kaybı; derisel bağ dokusundaki herhangi bir müdahale
ELATE : English Turkish
v. coşturmak, neşelendirmek, sevindirmek, gururlandırmak
ELATED : English Turkish
adj. sevinçli, mutlu, coşkun
ELATEDLY : English Turkish
adv. mutlu bir şekilde, bahtiyar bir şekilde, sevinçli bir şekilde
ELATEDNESS : English Turkish
n. mutlu olma durumu, bahtiyarlık, sevinçli olma durumu, gururluluk, gururlandırılmış olma durumu
ELATER : English Turkish
n. bir çeşit böcek (Zooloji); belli bitkilerde sporları dağıtmaya yarayan elastik yapı (Botanik); elastiklik (Eski Kullanım); coşturan kimse, canlılık katan kimse, neşelendiren kimse, mutluluk veren kimse; coşturan şey, canlılık katan şey, neşelendiren şey, mutluluk veren şey
ELATION : English Turkish
n. sevinç, haz, mutluluk, gurur, coşku
ELAZAR : English Turkish
n. Elazar, erkek ismi (İbrani)
ELBA : English Turkish
n. Elba, Napolyon'un ilk sürgün dönemini geçirdiği İtalya'nın batı kıyısının ilerisinde bulunan dağlık ada; kadın ismi
ELBE : English Turkish
n. Elbe, kuzey Çek Cumhuriyet'inde doğan ve Kuzey Denizi'ne akan orta Avrupa'da bir nehir
ELBE RIVER : English Turkish
n. Elbe Nehri, kuzey Çek Cumhuriyeti'nden doğup Kuzey Denizi'ne akan bir orta Avrupa nehri
ELBERT GREEN HUBBARD : English Turkish
n. Elbert Green Hubbard, Elbert Hubbard (
1915),Amerika Birleşik Devletleri yazarı ve yayıncısı
ELBERT HUBBARD : English Turkish
n. Elbert Hubbard, Elbert Green Hubbard (
1915), Amerika Birleşik Devletleri yazarı ve yayıncısı
ELBIT : English Turkish
n. Elbit, Elbit Sistemleri Ltd., İsrail ileri teknoloji şirketi (bilgisayar ile işlenmiş askeri sistemler, kablo iletişim sistemleri ve televizyon imal eder)
ELBOW : English Turkish
n. dirsek, dönemeç, dirsek biçiminde eğim
ELBOW : English Turkish
v. dirsekle dürtmek, dirseklemek; itelemek; ite kaka yol açmak
ELBOW CHAIR : English Turkish
koltuk
ELBOW GREASE : English Turkish
cilalama, el emeği, ince iş
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani