Multilingual Turkish Dictionary

English

English
ELBOW MACARONI : English Turkish

n. dirsek makarnası, yarı dairesel bir dirsek şeklinde biçimlendirilmiş yaygın bir makarna türü

ELBOW ONE'S WAY : English Turkish

dirsekle yolunu açmak, kalabalığı yara yara ilerlemek, iterek kalabalıkta yol açmak

ELBOW OUT : English Turkish

v. kovmak, atmak

ELBOW ROOM : English Turkish

n. hareket alanı, yeterince alan, yeterli alan

ELBOW SMB. OUT : English Turkish

v. kovmak, atmak

ELBOW THROUGH : English Turkish

v. ite kaka yol açmak

ELBOWROOM : English Turkish

n. hareket alanı; geniş ve rahat yer

ELD : English Turkish

n. ileri yaş, geçmiş zaman

ELDAD : English Turkish

n. Eldad, erkek ismi,(İbrani)

ELDER : English Turkish

n. ata, yaşça büyük kimse, yaşlı kimse; kıdemli kimse, mürver

ELDER : English Turkish

adj. yaşça büyük, daha yaşlı, büyük, kıdemli

ELDER BERRY : English Turkish

n. mürver

ELDER BROTHER : English Turkish

n. ağabey

ELDER SISTER : English Turkish

n. abla

ELDER STATESMAN : English Turkish

yaşlı kurt, emekli devlet adamı danışman

ELDERBERRY : English Turkish

n. mürver ağacı (elder olarak da yazılır); bu ağaçtan elde edilen böğürtlen benzeri meyve (şarap yapımında kullanılır)

ELDERFLOWER : English Turkish

n. mürver çiçeği, şarap ve likör yapımında kullanılan bir çiçek

ELDERLINESS : English Turkish

n. yaşlılık, yaşlı olma durumu; daha yaşlı olma durumu

ELDERLY : English Turkish

adj. yaşlı, ihtiyar, yaşını başını almış

ELDERLY : English Turkish

n. ihtiyar

ELDERS : English Turkish

n. yaşlılar, ihtiyar heyeti

ELDERS AND BETTERS : English Turkish

yaşlı ve daha tecrübeli olan kimseler, yaşlı ve deneyimliler

ELDERSHIP : English Turkish

n. daha yaşlı olma, yaşça daha büyük olma, kıdemlilik

ELDEST : English Turkish

adj. yaşça en büyük, en yaşlı

ELDRIDGE : English Turkish

n. Eldridge, erkek ismi