English
ESSIE : English Turkish
n. Essie, (İngiliz argosu) Essex'li kız
EST : English Turkish
EST, Atlantik kıyısında ya da ona yakın bulunan ABD eyaletleri ve Kanada eyaletleri ve bölgeleri için olan zaman dilimi
EST : English Turkish
suff. en
ESTABLISH : English Turkish
v. kurmak, yapmak, yerleştirmek; kanıtlamak, belirlemek; saptamak, pekiştirmek
ESTABLISH A CONNECTION WITH : English Turkish
v. bağlantı kurmak
ESTABLISH A GOVERNMENT : English Turkish
ir yönetim oluşturmak, bir kural/yönetim sistemi kurmak veya başlatmak
ESTABLISH CLOSE TIES : English Turkish
iyi ilişkiler oluşturmak, arkadaşça ilişkiler meydana getirmek
ESTABLISH DIPLOMATIC RELATIONS : English Turkish
diplomatik ilişki kurmak, ülkeler arasında ticari veya politik ilişkiler yaratmak
ESTABLISH ONE'S ALIBI : English Turkish
v. suç anında başka yerde olduğunu kanıtlamak
ESTABLISH ONESELF : English Turkish
kendisi için dengeli/istikrarlı bir durum oluşturmak/yaratmak, kendisi için bir şey kurmak (kariyer olarak, finansal bir bakış açısından, vb.)
ESTABLISHABLE : English Turkish
adj. kurulabilir, oluşturulabilir, sağlama alınabilir, güvencede yapılabilir, emniyetli hale getirilebilir
ESTABLISHED : English Turkish
adj. kurulmuş, yerleşmiş, sabit, belirlenmiş, resmileşmiş
ESTABLISHED A GOVERNMENT : English Turkish
ir yönetim oluşturma, bir yönetim kurma
ESTABLISHED A PRACTICE OF LAW : English Turkish
içtahat oluşturma, emsal hukuki karar oluşturma, gelecekte de geçerliliği olan bir karar yayınlama
ESTABLISHED A RELATIONSHIP : English Turkish
ir ilişki yaratma, ilişki meydana getirme, bağlantı kurma (birileri ile veya bazı organize gruplarla)
ESTABLISHED HARD AND FAST RULES : English Turkish
katı ve otoriter prensipler oluşturma/kurma
ESTABLISHED HIMSELF : English Turkish
kendisi için bir yer yapma; kendine bir iş kurma
ESTABLISHED PEACE : English Turkish
arışçıl ve arkadaşa ilişkiler yaratma, bir düşmanlık durumunu sonlandırma
ESTABLISHER : English Turkish
n. kurucu, kaldıran şey, dik tutan şey, kaldırıcı, organizatör
ESTABLISHING : English Turkish
n. saptama
ESTABLISHING A FOOTHOLD : English Turkish
ir temel/başlangıç oluşturma, başlama, başlangıç alma, ayağını kapıdan içeri atma
ESTABLISHING PATERNITY : English Turkish
abalık tespiti, çocuğun babasının kim olduğunu belirleme (bir kan testi veya diğer yöntemler vasıtasıyla)
ESTABLISHMENT : English Turkish
n. kurum, kuruluş, şirket, kadro, birlik, kurma; resmi kilise
ESTAMINET : English Turkish
n. bistro, küçük restorant (Fransızca)
ESTANCIA : English Turkish
n. Güney Amerika'da sığır çiftliği; güney Amerika'da büyük toprak arazisi; otlatma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani