Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FATALISM : English Turkish

n. kadercilik, fatalizm

FATALIST : English Turkish

n. kaderci kimse, fatalist

FATALISTIC : English Turkish

adj. kaderci, her şeyi kadere bırakan

FATALISTICALLY : English Turkish

adv. kaderci bir anlayışla, herşeyi kadere bırakan bir bakış açısıyla

FATALITY : English Turkish

n. kader, kısmet, alın yazısı, mukadderat, felâket, tâlihsizlik, kaza, ölümle sonuçlanan kaza, kurban

FATALLY : English Turkish

adv. ölümle, kaçınılmaz şekilde, ölümcül şekilde

FATALLY WOUNDED : English Turkish

ölümcül şekilde yaralanmış

FATALNESS : English Turkish

n. öldürücülük, ölüm derecesinde olma; yıkım, felaket

FATBACK : English Turkish

n. tuzlanmış domuz eti parçası

FATBOY : English Turkish

n. fazla kilolu çocuk, şişman erkek çocuk

FATBOY SLIM : English Turkish

Fatboy Slim, İngiliz pop müzik şarkıcısı ("The Housemartins" grubunun eski üyesi)

FATE : English Turkish

n. kader, kısmet, alın yazısı, tâlih, akibet, felâket, son, ecel, felek, kader tanrıçası

FATE DECREED OTHERWISE : English Turkish

kader aksini emretti, hiçbirşey planlandığı gibi gitmedi, olaylar beklendiğinden farklı bir hale döndü

FATE HAS DECIDED : English Turkish

kader ağlarını ördü, felek kararını verdi, alınyazısı belirlendi, talih/kısmet kararını verdi

FATED : English Turkish

adj. kaderde olan, alına yazılmış, kaçınılmaz, mahvolmaya mahkum

FATEFUL : English Turkish

adj. kadere bağlı, kaderi belirleyen, kaçınılmaz, önemli, can alıcı, uğursuz, öldürücü, felâket getiren

FATEFULLY : English Turkish

adv. kader sayesinde; kati surette, ciddi olarak, kritik bir tarzda; çaresizce, beklendiği şekilde

FATEFULNESS : English Turkish

n. alın yazısı tarafından kontrol ediliyor olma özelliği; şeytani bir kehanetin önceden belirtisi olma; kehanetle ilgili olma vasfı; büyük önem

FATES : English Turkish

n. Üç Tanrıçadan biri, (Yunan Mitolojisi) insanların hayatlarını kontrol eden kader tanrıçası, Moirai

FATFREE : English Turkish

adj. yağsız, yağ içermeyen, sıfır yağ oranı, şişman olmayan, yağ içermeyen (gıdaya ilişkin)

FATHEAD : English Turkish

n. mankafa, aptal, ahmak

FATHEADED : English Turkish

adj. (Gayrı resmi) aptal, sersem, salak; saçma, anlamsız, aptal, akılsız; ahmak, salak, budala

FATHER : English Turkish

n. baba, papaz, peder, yaratıcı, kurucu, ata

FATHER : English Turkish

v. yapmak (çocuk), yaratmak, icat etmek, babası olmak, üzerine atmak, yüklemek

FATHER : English Turkish

n. allah, tanrı