English
FICTILE : English Turkish
adj. topraktan yapılmış, toprak, şekillenir
FICTILE ART : English Turkish
n. çömlekçilik
FICTILE WARE : English Turkish
n. çanak çömlek
FICTION : English Turkish
n. düş, uydurma, kurgu, hayâl ürünü şey, hayâl ürünü roman, roman, masal
FICTIONAL : English Turkish
adj. hayali, düşsel, imgesel, romana ait
FICTIONAL CHARACTER : English Turkish
n. hayali karakter, kurgusal edebi çalışmadaki (oyun, kitap, sinema) hayali karakter
FICTIONALISATION : English Turkish
n. hayali bir öyküye dönüşme/dönüştürme; hayali ve kurgusal bir formatta yazma; gerçeklere dayanan ancak kurgusalmış (hayali) gibi bir formatta yazılan edebi çalışma (ayrıca fictionalization)
FICTIONALISE : English Turkish
v. hayali bir öyküye dönüşmek/dönüştürmek, hayali veya kurgusalmış gibi davranmak (ayrıca fictionalize)
FICTIONALIZATION : English Turkish
n. hayali bir öyküye dönüşme/dönüştürme; hayali ve kurgusal bir formatta yazma; gerçeklere dayanan ancak kurgusalmış (hayali) gibi bir formatta yazılan edebi çalışma (ayrıca fictionalisation)
FICTIONALIZE : English Turkish
v. ayali bir öyküye dönüşmek/dönüştürmek, hayali veya kurgusalmış gibi davranmak (ayrıca fictionalise)
FICTIONALIZED : English Turkish
adj. hayali bir öyküye dönüşen/dönüştürülen, hayali veya kurgusalmış gibi davranılan
FIELD NAME : English Turkish
elirli bir bilgi içeren şeyler grubuna verilen isim
FIELD OBSERVATION : English Turkish
sahada/alanda meydana gelen aktivitelerin gözetlenmesi
FIELD OF ACTIVITY : English Turkish
n. faaliyet alanı
FIELD OF DREAMS : English Turkish
Düşler Tarlası, Kevin Costner'ın başrolde oynadığı 1989 yapımı film
FIELD OF FIRE : English Turkish
atış menzili, gerçek mühimmatla atış yapılmasına müsade edilen alan
FIELD OF REGARD : English Turkish
görüş açısı, FOR, bir kameranın ya da bir füzenin tanıma cihazının dönüp "görebildiği" maksimum kabiliyeti
FIELD OF STUDY : English Turkish
n. bilim dalı, akademik disiplin, disiplin
FIELD OF VIEW : English Turkish
görüş alanı, görüş mesafesi, görsel alan, dürbünle görülebilen alan, bir kimsenin görebildiği alan, FOV
FIELD OF VISION : English Turkish
görüş alanı, görüş mesafesi, görsel alan, dürbünle görülebilen alan, bir kimsenin görebildiği alan
FIELD OFFICER : English Turkish
üstsubay, yüksek rütbeli subay
FIELD PACK : English Turkish
n. sırt çantası
FIELD PIECE : English Turkish
savaş silahı, savaşta kullanmak için bir taşıyıcı üzerine yerleştirilmiş top
FIELD REPORTER : English Turkish
saha gazetecisi, olay yerinden haber yapan gazeteci, olayları meydana geldiği yerde görerek haber yapan gazeteci
FIELD SCHOOL : English Turkish
pratik uygulamalar yoluyla konuları öğreten okul
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani