Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FOR YOUR OWN GOOD : English Turkish

kendi iyiliğin için, kendi çıkarın için

FORAGE : English Turkish

n. yem, yiyecek, yiyecek peşinde koşma, baskın, hücum

FORAGE : English Turkish

v. yiyecek aramak, eşelemek, didiklemek, araştırmak, yağmalamak, baskın yapmak

FORAGE CAP : English Turkish

asker kasketi, kasket

FORAGER : English Turkish

n. yiyecek arayan kimse veya şey; avcı, kaşif

FORAGING : English Turkish

n. yem arama, yiyecek arama

FORAMEN : English Turkish

n. açıklık, delik, boşluk, yarık, çatlak, geçit

FORAMINIFER : English Turkish

n. zooplankton (mikroskobik sualtı hayvanları) türü, tek hücreli deniz organizması türü

FORASMUCH : English Turkish

conj.
den beri, olalı, madem,
dığı için, rağmen, yine de, göre, dikkate alınırsa, nedeniyle, dolayı

FORAY : English Turkish

n. akın, yağma, çapul, baskın, atılım (riskli)

FORAY : English Turkish

v. yağmalamak, yağma etmek, basmak

FORAY INTO : English Turkish

v. hücum etmek, baskın yapmak, üzerine saldırmak

FORB : English Turkish

n. geniş yaprakları olan ve çimen/ot olmayan her tür otsu bitki

FORBEAR : English Turkish

n. ata, ced

FORBEAR : English Turkish

v. kaçınmak, sakınmak, kendini tutmak, vazgeçmek, sabretmek, hoşgörülü olmak

FORBEARANCE : English Turkish

n. kaçınma, sakınma, sabır, hoşgörü, tolerans

FORBEARER : English Turkish

n. kendi kendini kontrol etme çalışması yapan kimse, kendini sınırlandıran kimse, kendini kısıtlayan kimse

FORBEARINGLY : English Turkish

adv. kendini tutarak, kaçınarak, sakınarak, tahammül göstererek, sabırla, oto kontrolle, kendisini kontrol ederek

FORBES : English Turkish

n. Forbes, iş yatırımı ve finans konularını ele alan aylık Amerikan dergisi

FORBES LISTING : English Turkish

Forbes listesi, Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan en büyük 500 kamu şirketinin listesi

FORBES MAGAZINE : English Turkish

Forbes Dergisi, etkili Amerikan ekonomi dergisi

FORBID : English Turkish

v. yasaklamak, olanak vermemek, engel olmak, menetmek

FORBID TO : English Turkish

yasaklamak, izin vermemek, yasal haklarından mahrum etmek, reddetmek, mani olmak

FORBIDDANCE : English Turkish

n. yasaklama, yasak

FORBIDDEN : English Turkish

adj. yasak, yasaklanmış