Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FORCES : English Turkish

n. güçler

FORCES RE-DEPLOYMENT : English Turkish

irliklerin bir bölgeden diğer bölgeye hareket etmesi

FORCIBLE : English Turkish

adj. etkili, zorla yapılan

FORCIBLENESS : English Turkish

n. güç, kuvvet, dayanıklılık; zora başvurma

FORCIBLY : English Turkish

adv. şiddetle, zorla

FORCING : English Turkish

n. serada yetiştirme, turfanda yetiştirme

FORCING BED : English Turkish

sera

FORCING FRAME : English Turkish

n. sera

FORCING HOUSE : English Turkish

n. sera

FORCIPATE : English Turkish

adj. penslere (kavramak ve çekmek için küçük kıskaçlar) benzeyen, pensler (kavramak ve çekmek için küçük kıskaçlar) şeklinde olan

FORCIPATED : English Turkish

adj. penslere (kavramak ve çekmek için küçük kıskaçlar) benzeyen, kıskaçlara benzeyen

FORCIPRESSURE : English Turkish

n. geçici olarak kan akışını durdurmak için penslerle bir kan damarını sıkmak (Cerrahi)

FORD : English Turkish

n. Ford, erkek ismi; soyadı; Gerald Rudolph Ford (
2006), Cumhurbaşkanı Richard Nixon'un istifa etmeye mecbur kaldıktan sonra Nixon'un yerine geçen Amerika Birleşik Devletleri'nin 38’inci cumhurbaşkanı (
1977); Henry Ford (
1947) ABD otomobil üreticisi, kurma hattında seri üretim tekniğinin öncüsü, Ford Motor Şti. kurucusu; Amerikan araba markası

FORD : English Turkish

n. sığ yer, nehrin sığ yeri

FORD : English Turkish

v. sığ yerden yürüyerek geçmek

FORDABLE : English Turkish

adj. sığ, yürüyerek geçilebilir

FORDO : English Turkish

v. kovmak, başından atmak; yok etmek; öldürmek; mahvetmek, ırzına geçmek, yıkmak, sökmek, bozmak; bıkkın, yorgun, aşırı çalışmaktan tükenmiş

FORDONE : English Turkish

adj. (Arkaik) yorgun, tükenmiş; mahvolmuş, berbat olmuş, harabeye dönmüş

FORDYCE : English Turkish

n. Fordyce, Arkansas'ta bir şehir (ABD)

FORE : English Turkish

n. ön, öndeki, baş taraf, pruva

FORE : English Turkish

adj. ön, önde

FORE : English Turkish

interj. dikkat

FORE AND AFT : English Turkish

adv. baştan kıça kadar

FORE AND AFT SAIL : English Turkish

yan yelkeni

FOREARM : English Turkish

n. kolun ön kısmı