Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FRONDED : English Turkish

adj. yapraklı, bileşik yaprakları olan, birçok bölmeli uzun yapraklara sahip olan

FRONS : English Turkish

n. alın, böceklerin başlarındaki üst ön kısım

FRONT : English Turkish

n. ön, ön taraf, yüz, cephe, paravan kişi, paravan şirket, alın, sima, yüzsüzlük, utanmazlık, arsızlık

FRONT : English Turkish

v. bakmak, dönmek, yönelmek, karşı olmak, önderlik etmek, yol göstermek, cephesini düzenlemek

FRONT : English Turkish

adj. ön, öndeki, cüret

FRONT AND BACK : English Turkish

ön ve arka, ileriye ve arkaya doğru en uzak olan kısım

FRONT AND REAR : English Turkish

ön ve arka, ileriye ve arkaya doğru en uzak olan bölüm

FRONT BENCH : English Turkish

avam kamarasında bakanlar sırası, ön sıralar

FRONT BENCHER : English Turkish

ileri gelenler, önde gelenler

FRONT COVER : English Turkish

ön kapak, dış ön kaplama (kitap, dergi, vs.)

FRONT DE LA LIBERATION NATIONALE : English Turkish

Milli Kurtuluş Cephesi, Cezayir'i Fransız etkisinden kurtarmak için çalışan Cezayir örgütü

FRONT DESK : English Turkish

otelde müşterilerin kayıt yaptırdıkları bölüm, resepsiyon, otelde misafirlerin kayıt oldukları yer

FRONT DOOR : English Turkish

ön kapı, sokak kapısı

FRONT DRIVE : English Turkish

n. önden çekiş

FRONT END : English Turkish

ön uç, kullanıcı arabiriminden sorumlu olan program bölümü

FRONT END COLLISION : English Turkish

n. önden çarpışma

FRONT END LOAD : English Turkish

ir işlemle ilgili ödemeleri başlangıç aşamasında ödeme, (Finans) satın alma sırasında ödenen satış komisyonu, mali işlem başlangıcında ödenen komisyon

FRONT FACING THE SEA : English Turkish

denize bakan ön taraf, denize doğru bakan, bir kimsenin yüzünün deniz yönüne doğru olması

FRONT FOR : English Turkish

n. ön tarafı oluşturmak, paravanlık etmek

FRONT GATE : English Turkish

ön geçiş, ana geçit, ön girişte bulunan kapı (eve, parka, vs.ye giden)

FRONT LINE : English Turkish

cephe hattı, cephe

FRONT MAN : English Turkish

n. paravan kişi

FRONT ON TO : English Turkish

n. bakmak, bakıyor olmak, karşı olmak

FRONT PAGE : English Turkish

aş sayfa

FRONT PAGE STORY : English Turkish

irinci sayfa öyküsü, bir gazetenin ilk sayfasına basılmış olan makale, önemli makale