Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FUGLEMAN : English Turkish

n. politik lider, lider

FUGUE : English Turkish

n. füg [müz.]

FUGUE : English Turkish

v. füg bestelemek, füg icra etmek

FUHRER : English Turkish

n. diktatör, lider

FUJI : English Turkish

n. Fuji, orta Honshu'da bir şehir (Japonya); Honshu Adası'nda faal olmayan yanardağ (Japonya); bodur ağcına benzeyen solgun pembe çiçekleri olan Japon ağacı

FUJI ELECTRONICS CO., LTD. : English Turkish

n. Fuji Electronics Ltd. Şti., Japon ve yabancı yapımı yarı iletkenler ve başka ürünlerin satışı ve ihracatı ile faaliyette bulunan 1970'te kurulan Japon şirketi (mikrobilgisayarlar, ICs ve bunlara ilişkin donatılar)

FUJI FILM : English Turkish

n. Fuji film, Fuji Photo Film Ltd. Şti., film, fotoğraf makinesi ve bunlara ilişkin aksesuarlar üreten uluslararası alanda takdir edilen Japon şirket ( görüntüleme, bilgisayar ürünleri ve daha fazlası)

FUJI HEAVY INDUSTRIES LTD. : English Turkish

n. Fuji Heavy Industries Ltd., 1917'de kurulan Japon şirket, otomobil, çöp kamyonları ve uçak parçaları üreticisi (Subaru arabaları yapımı ile en ünlü olan)

FUJI MOUNTAIN : English Turkish

n. fuji dağı, Japonya’da en yüksek dağ olan Honshu adasında bulunan ünlü faal olmayan yanardağ

FUJI PHOTO FILM CO., LTD. : English Turkish

n. Fuji Photo Film Ltd.Şti., Fuji film, film, fotoğraf makinesi ve bunlara ilişkin aksesuarlar üreten uluslararası alanda takdir edilen Japon şirket ( görüntüleme, bilgisayar ürünleri ve daha fazlası)

FUJI TELEVISION NETWORK, INC. : English Turkish

n. Fuji Television Network, A.Ş., Japonya'nın en çok izlenen yayın şirketi

FUJIAN : English Turkish

n. Fujian, Tayvan adasının karşısında güneydoğu Çin'de bulunan bir bölge; Fuji bölgesinde konuşulan Çince (ayrıca Tayvan'da da konuşulan), Fukien adı da verilen

FUJIKYU CORPORATION : English Turkish

n. Fujikyu Corporation, Japon güzel sanatlar ve el sanatları perakendecisi (el işi ve dikim parçaları, giyim, kimono süsleri, kozmetik ve başka yeni çıkan ürünler) mağaza ve posta ile siparişle çalışır

FUJITSU LIMITED : English Turkish

n. Fujitsu Limited, Tokyo merkezli (Japonya) Japon şirketi, bilgisayar ve bilgi işlem sistemleri, komünikasyon sistemleri ve elektronik aygıtlar üreticisi

FUKIEN : English Turkish

n. Fukien, günaydoğu Çin'de bulunan Fujian bölgesinin eski adı

FUKUDA YASUO : English Turkish

n. Fukuda Yasuo, (1936 doğumlu) Shinzo Abe'nin ani istifasından sonra Eylül 2007'den itibaren başkan olan Japonya 91'nci Başbakanı

FUKUOKA : English Turkish

n. Fukuoka, güney Japonya'da bir şehir

FUKUROKUJU : English Turkish

n. Fukurokuju, (japonya) yedi Talih Tanrısından, bilgelik ve uzun ömürlülük Tanrısı

FULANI : English Turkish

n. Fulani, batı Afrika'da yaşayan kırsal grup; Fulani halkının Nijer-Kongo dili

FULANI : English Turkish

n. Fulani, batı Afrika'da bulunan Fulani halkının üyesi

FULBRIGHT : English Turkish

n. Fulbright, soyadı; James William Fulbright (
1995), ABD'li siyasetçi ve senatör (
1974), ABD ve diğer ülkeler arasında öğretmen ve öğrenci değişim programlarını finanse eden bursların yaratıcısı; Fulbright Yasası şartlar ve koşullarını kabul etmek koşuluyla verilen burs; Fulbright Yasası ile burs kazanan kişi

FULBRIGHT ACT : English Turkish

n. Fulbright Yasası, ABD vatandaşlarına yabancı ülkelerde öğrenim, eğitim verme ve araştırma ayrıca yabancıların da Amerika Birleşik Devletleri’nde benzer aktivitelerde bulunmalarını için 1946’da James William Fulbright tarafından yaratılan ve fonların genel olarak Amerika Birleşmiş Devletleri’nin başka ülkelerdeki ihtiyaç fazlası malların satışından sağlayan Kongre yasası

FULCRUM : English Turkish

n. dayanak, dayanma noktası, destek noktası

FULFIL : English Turkish

v. yapmak, yerine getirmek, uygulamak, karşılamak, gidermek, tamamlamak, bitirmek

FULFILL : English Turkish

v. yapmak, yerine getirmek, uygulamak, karşılamak, gidermek, tamamlamak, bitirmek