Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GONZALEZ : English Turkish

n. Gonzalez, soyadı; erkek ismi

GONZO : English Turkish

adj. gonzo, tuhaf, acayip; alışılmadık; aşırı; idyosenkratik olarak öznel; idyosenkratik öznel veya kurgulanmış gazetecilik tarzına ait veya ilgili (Kuzey Amerika’da kullanılan)

GOO : English Turkish

n. yapışkan madde, aşırı duygusal sözler

GOOBER : English Turkish

n. yer fıstığı, fıstık (Argo)

GOOCH : English Turkish

n. Gooch, soyadı; George Peabody Gooch (
1968), İngiliz tarihçi

GOOD : English Turkish

n. hayır

GOOD : English Turkish

adj. iyi, güzel, hayırlı, yararlı, sağlığa yararlı, dolu dolu, çok, uslu, sağlam, emin

GOOD : English Turkish

interj. peki

GOOD : English Turkish

adv. oldukça

GOOD AFTERNOON : English Turkish

iyi akşamlar

GOOD AND VALID : English Turkish

kanunen geçerli, yürürlükte, etkin, yasal olarak bağlayıcı

GOOD ANSWER : English Turkish

doğru cevap, (ABD Argosu) aynen öyle!

GOOD BARGAIN : English Turkish

kelepir

GOOD BEGINNING : English Turkish

iyi başlangıç, iyi başlama, olumlu başlangıç

GOOD BODY : English Turkish

güzel vücut, iyi yapılı vücut, iyi biçimlendirilmiş vücut, çekici vücut

GOOD BOOK : English Turkish

İncil

GOOD BOY : English Turkish

iyi çocuk, terbiyeli çocuk, iyi işler yapan oğlan

GOOD BUSINESS RELATIONSHIP : English Turkish

iyi iş ilişkisi, birlikte iyi çalışmak

GOOD BUSINESS SENSE : English Turkish

iyi ticaret kafası, finansal ve diğer teşebbüsleri iyi anlamak ve tahmin etmek

GOOD BUY : English Turkish

kârlı alışveriş, kelepir

GOOD CAST : English Turkish

iyi oyuncular, yetenekli aktörler grubu, iyi seçilmiş oyuncular

GOOD CAUSE : English Turkish

iyi gaye, faydalı dava, iyi amaç, uygun amaç

GOOD CHANCE : English Turkish

iyi şans, yüksek olasılık, iyi ihtimal

GOOD CHOLESTEROL : English Turkish

iyi kolesterol, sağlığı için faydalı olan kolesterol türü

GOOD CITIZENSHIP : English Turkish

iyi vatandaş olma, toplumun sorumluluk sahibi üyesi olma, medeni sorumluluk duygusu