Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GOOD COMPANY : English Turkish

hoşsohbet

GOOD CONDITION : English Turkish

iyi durum, sağlıklı durumu, sapasağlam

GOOD CONDITIONS : English Turkish

iyi şartlar, tatmin edici koşullar; memnun edici şartlar, kabul edilebilir koşullar

GOOD CONDUCT : English Turkish

iyi davranış, iyi tutum, iyi tavır

GOOD CONDUCT MEDAL : English Turkish

iyi hal madalyası, iyi davranış için verilen madalya

GOOD CONSTITUTION : English Turkish

iyi bünye, kuvvetli ve sağlıklı vücut

GOOD CROPPER : English Turkish

verimli ekin

GOOD DAY : English Turkish

iyi günler, hoşça kal, görüşürüz, güle güle

GOOD DEAL : English Turkish

iyi iş, fena değil, idare eder

GOOD DEED : English Turkish

iyilik, kibar davranış, hoşa giden eylem, lütuf

GOOD DEEDS : English Turkish

iyilikler, başkalarına yardımcı olan eylemler

GOOD DISTANCE : English Turkish

uzun mesafe, büyük mesafe, uzun yol, çok uzak

GOOD DOG : English Turkish

iyi köpek, terbiye edilmiş köpek, sahibine sadakat gösteren köpek

GOOD EGG : English Turkish

iyi insan, düzgün ve terbiyeli kişi (Argo)

GOOD ENOUGH : English Turkish

adj. yeterince iyi

GOOD EVENING : English Turkish

iyi geceler

GOOD FAITH : English Turkish

iyi niyet, dürüstlük, hüsnüniyet

GOOD FAITH BARGAINING : English Turkish

iyi niyet pazarlığı, sözleşme imzalamadan önde gelen dürüstlük

GOOD FAITH PURCHASER : English Turkish

iyi niyet alıcısı, güvenerek veya bilgisi olmadan satın alan kimse, daha önce başkasına satıldığını bilmeden bir şeyi satan alan kimse

GOOD FAMILY : English Turkish

iyi aile, yükse sosyal statüde olan aile, birbirine kenetlenmiş olan aile, örnek aile

GOOD FEELING : English Turkish

güzel duygu, hoş duygu, pozitif duygu

GOOD FELLOWSHIP : English Turkish

arkadaşlık, iyi arkadaşlık, dostluk

GOOD FEW : English Turkish

adj. birçok, önemli miktar

GOOD FINISH : English Turkish

iyi sonlandırma, güzel son rötuş

GOOD FOOD : English Turkish

güzel yemekler, lezzetli yemekler, iştah açıcı yemekler; bozuk olmayan yemek, taze yiyecek