Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GOY : English Turkish

n. yahudi olmayan kimse

GOYA : English Turkish

n. Goya, soyadı; Francisco de Goya (
1828), İspanyol ressam ve grafik sanatçısı, "Maja nude" ve "Maja clothed"in yaratıcısı

GOYIM : English Turkish

n. yahudi olmayanlar

GP : English Turkish

pratisyen hekim, herhangi bir tıp dalında uzmanlık yapmayan tıp doktoru

GPA : English Turkish

genel not ortalaması, ortalama not, tüm öğrenci notlarının ortalaması

GPO : English Turkish

merkez postanesi, bir şehirde ya da kasabada bulunan merkez postane

GPO : English Turkish

Devlet Basım Evi, tüm devlet müesseselerine ve müesseseleri tarafından yayınlanan belegelerin basılmış kopyalarını sağlayan ve dağıtan devlet kurumu (ABD hükümeti)

GPRS : English Turkish

Genel Paket Radyo Servisi, ağlar aracılığı ile veri göndermek için paket teknolojisi kullanan iletişim hizmeti

GPS : English Turkish

Küresel Konum belirleme Sistemi, dünya çapında uydu ağı ile çalışan navigasyon sistemi, araba seyir sistemi

GQ : English Turkish

GQ, genel ilgi alanı konuları içeren aylık Amerikan erkek dergisi (sağlık, kariyer, moda, sanat, vs.)

GR : English Turkish

granül, tanecik; az miktarda; ünlü geleneksel sistemde en küçük kütle birimi (kötü modern birimlerde
8 mg)

GR. : English Turkish

gram, bir kilogramın 1/1000 eşit olan ağırlık ölçü birimi

GR. : English Turkish

eğim, genellikle yüzde oranı olarak gösterilen yokuş (yol veya rampa) sarplığı ölçüsü (matematikle “eğim” olarak bilinen aynı ölçü yatay olarak uzaklık birimi başına düşen (dikey) eğim değişimi değeridir

GR. : English Turkish

yerçekimi, tüm cisimlerin dünyanın merkezine doğru hareket etmelerine neden olan çekici güç; ağırlık, ağır olma

GR. : English Turkish

üt, her şey dahil, tamam, toplam; genel; kesintisiz

GR.WT : English Turkish

üt ağırlık, paketleme ve ambalaj dahil bir paketin veya malların toplam ağırlığı; vücudun toplam ağırlığı

GRAAFF : English Turkish

n. Graaff, soyadı; Robert Jemison Van de Graaff (
1967), Van de Graaff üretecini icat eden Amerikalı fizikçi

GRAB : English Turkish

n. kapma, gasp, alma, kaptıkaçtı yöntemi, tırnaklı kaldıraç

GRAB : English Turkish

v. kapmak, zorla almak, yakalamak

GRAB A BITE : English Turkish

atıştırmak, bir şeyler yemek

GRAB AT : English Turkish

v. kapmaya çalışmak, yakalamaya ğalışmak

GRAB BAG : English Turkish

piyango torbası, kargaşa, karışıklık

GRAB CRANE : English Turkish

n. tırnaklı vinç

GRAB HANDLE : English Turkish

n. tutunacak yer, tutacak

GRAB SAMPLING : English Turkish

n. elle örnek alma