Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GRAND SLAM : English Turkish

grand slam, sezonun ana spor etkinliğimi kazanmak; sayı vuruşu yapmak (Beysbol); tüm elleri kazanmak (Bridge)

GRAND STAND : English Turkish

şeref tribünü, bir spor etkinliğindeki ana oturma alanı

GRAND THEFT : English Turkish

n. büyük hırsızlık, (Hukuk) yüksek değeri olan eşya hırsızlığı, belirli bir yüksek değeri olan mülkiyet hırsızlığı (para dahil)

GRAND TOTAL : English Turkish

genel toplam, toplam miktar

GRAND TOUR : English Turkish

avrupa turu

GRAND UNCLE : English Turkish

üyük amca, birinin annesinin veya babasının amcası

GRAND VIZIER : English Turkish

sadrazam, veziri azam

GRANDADDY : English Turkish

n. büyük dede, büyükbaba (Argo); en muhterem veya hatırı sayılır olan kimse; zamanının en eskisi ilki veya en önemlisi olan bir şey

GRANDAM : English Turkish

n. büyükanne, nine, yaşlı kadın

GRANDAME : English Turkish

n. nine, büyükanne; yaşlı kadın

GRANDAUNT : English Turkish

n. büyük hala, büyük teyze

GRANDCHILD : English Turkish

n. torun

GRANDCHILDREN : English Turkish

n. torunlar

GRANDDAD : English Turkish

n. dede, büyükbaba

GRANDDADY : English Turkish

n. dede, büyükbaba; türünün ilki veya en itibarlısı olan bir şey (Argo)

GRANDDAUGHTER : English Turkish

n. torun

GRANDE : English Turkish

adj. kocaman, geniş, büyük (Fransızca)

GRANDE DAME : English Turkish

grande dame, hanım, leydi, madam

GRANDEE : English Turkish

n. asilzade, yüksek rütbeli adam

GRANDEUR : English Turkish

n. büyüklük, azamet, heybet, ihtişam, görkem, soyluluk, kibarlık, lüks, saltanat

GRANDFATHER : English Turkish

n. dede, büyükbaba

GRANDFATHER CHAIR : English Turkish

n. arkası yüksek koltuk, berjer

GRANDFATHER CLOCK : English Turkish

sarkaçlı dolap saati

GRANDFATHER'S CHAIR : English Turkish

n. arkası yüksek koltuk, berjer

GRANDFATHER'S CLOCK : English Turkish

n. sarkaçlı dolap saati