Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GRATITUDE : English Turkish

n. minnettarlık, şükran, şükür, gönül borcu

GRATUITOUS : English Turkish

adj. bedava, haksız, nedensiz, sebepsiz, gereksiz, uluorta

GRATUITOUSLY : English Turkish

adv. kendi isteğiyle

GRATUITOUSNESS : English Turkish

n. bedava olma niteliği, haksız olma niteliği

GRATUITY : English Turkish

n. hediye, armağan, ikramiye

GRATULATE : English Turkish

v. kutlamak, sevincini ifade etmek; tebrik etmek

GRAUBÜNDEN : English Turkish

n. Graubünden, (Almanca) Grisons, doğu İsviçre'de bulunan İsviçre kantonu

GRAUPEL : English Turkish

n. ebebulguru, sulu kar (Meteoroloji)

GRAVAMEN : English Turkish

n. suçlamanın en ağır kısmı, ithamın temel nedeni

GRAVE : English Turkish

n. mezar, kabir, ölme, aksan işareti, gömüt

GRAVE : English Turkish

v. oymak, kazımak, işlemek, kalafat etmek (gemi)

GRAVE : English Turkish

adj. önemli, ciddi, ağır, kasvetli, sıkıcı, pes, kalın

GRAVE ACCENT : English Turkish

n. aksan işareti

GRAVE CLOTHES : English Turkish

kefen

GRAVE CONCERN : English Turkish

ciddi kaygı, ciddi endişe, büyük üzüntü

GRAVE DANGER : English Turkish

önemli tehlike, ciddi tehlike, büyük tehlike

GRAVE DIGGER : English Turkish

n. mezar kazıcısı, işi veya mesleği mezar kazmak olan kimse

GRAVE FINDING : English Turkish

önemli bulgu, büyük keşif, ciddi sonuç

GRAVE REPORT : English Turkish

önemli bildiri, ciddi rapor

GRAVE RESPONSIBILITY : English Turkish

önemli sorumluluk, ağır yükümlülük veya görev, ciddi sorumluluk, önemli sorumluluk

GRAVE SITUATION : English Turkish

önemli durum, ciddi hal, tehlikeli şartlar

GRAVECLOTHES : English Turkish

n. ölüye giydirilen giysiler, tabut örtüsü, kefen, toprağa verilmeden önce cesedin sarıldığı kumaş

GRAVEDIGGER : English Turkish

n. mezar kazıcı, mezarcı

GRAVEL : English Turkish

n. çakıl, çakıllık, kum [tıp.], taş [tıp.]

GRAVEL : English Turkish

v. çakıl döşemek, çakıl dökmek, şaşırtmak, hayret ettirmek, aklını karıştırmak