English
GROUP CAPTAIN : English Turkish
hava kuvvetleri albayı (İng.)
GROUP DYNAMICS : English Turkish
grup dinamiği, küçük bir grup içinde karşılıklı olarak etkilenen güçler (özellikle bu dinamiklerin sosyolojik veya psikolojik incelemesi)
GROUP FLIGHT : English Turkish
grup uçuşu, bir grup içinde uçan uçaklar sayısı
GROUP ICON : English Turkish
grup simgesi, Windows ortamında küçültülmüş grup sembolü
GROUP INSURANCE : English Turkish
grup sigortası, bir insan grubunu kapsayan düşük maliyetli sigorta (bireylerden ziyade)
GROUP LEADER : English Turkish
grup başkanı, grup toplantılarını yönetmek için özel olarak eğitilmiş olan kimse
GROUP LEADING : English Turkish
grup başkanlığı, grup dinamiklerini denetleme, grup atölye çalışmalarını yönetmek, seminerler yönetmek
GROUP OF CHEERLEADERS : English Turkish
amigolar grubu, bir kalabalığı organize olmuş tezahürata yönlendiren insanlar grubu (özellikle spor etkinliğinde)
GROUP OF EIGHT : English Turkish
n. Sekiz'ler grubu, G8, ekonomik konuları görüşmek ve tartışmak için delege gönderen dünyanın en sanayileşmiş 8 ülkesi grubu (Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, İtalya, Almanya, Japonya, Rusya ve Birleşik Krallık ‘tan oluşur)
GROUP OF FRIENDS : English Turkish
arkadaşlar grubu, birbiriyle arkadaş olan insanlar sayısı, kafadarlar grubu, arkadaşlar toplantısı
GROUP OF SETTLERS : English Turkish
yerleşimciler grubu, sömürgeciler grubu, sınır bölgesi topraklarına yerleşen insanlar grubu
GROUP OF THREE : English Turkish
üçlü grubu, üçten oluşan grup (insan, vs.)
GROUP PRESSURE : English Turkish
grup baskısı, bir grup insanın tarafından yapılan baskı, toplumsal baskı
GROUP THERAPY : English Turkish
grup terapi
GROUP TOGETHER : English Turkish
v. kümelemek, kümelenmek
GROUP WINDOW : English Turkish
grup penceresi, Windows ortamında birkaç uygulama ikonu içeren pencere
GROUPED : English Turkish
adj. toplu halde
GROUPED TOGETHER : English Turkish
kümelenmiş, birleştirilmiş, birlikte bir gruba yerleştirilmiş
GROUPER : English Turkish
n. grup üyesi, balık (deniz)
GROUPIE : English Turkish
n. grubun peşine takılan kız
GROUPING : English Turkish
n. toplama, toplanma
GROUPTHINK : English Turkish
n. grup düşüncesi, benzer ola eğilimi; bazı kararların grup içinde alınması gerektiği düşüncesi (bireyden ziyade); bireysellik ve yaratıcılık eksikliği
GROUPWARE : English Turkish
n. Grup yazılımı, yerel ağlar arasındaki kullanıcı bağlantıları arasında grup çalışması ve işbirliğine izin veren yazılım türü (randevu ayarlama, telefon hizmetleri, elektronik posta, veri paylaşma, vs. gibi)
GROUSE : English Turkish
n. orman tavuğu, keklik
GROUSE : English Turkish
v. söylenmek, homurdanmak, dırdır etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani