Multilingual Turkish Dictionary

English

English
GROUNDHOG : English Turkish

n. dağsıçanı, dağsıçanı, Kuzey Amerika’ya özgü marmot türü

GROUNDHOG DAY : English Turkish

Kunduz festivali, 2 Şubat
dağsıçanının ilk defa sığınağından çıktığı gün (bir ABD efsanesine göre eğer gölgesini görmezse bahar erken gelecektir, eğer gölgesini görürse altı hafta daha kış olacaktır)

GROUNDING : English Turkish

n. temel bilgisi

GROUNDLESS : English Turkish

adj. asılsız, sebepsiz

GROUNDLESS ASSUMPTION : English Turkish

n. yersiz varsayım, asılsız sanı

GROUNDLESSLY : English Turkish

adv. nedensiz olarak

GROUNDLESSNESS : English Turkish

n. yersiz olma, temelsiz olma niteliği, dayanak eksikliği; sebepsiz veya nedensiz olma niteliği

GROUNDLING : English Turkish

n. sığ yerde yaşayan hayvan veya bitki, yer hizasında yaşayan bitki veya hayvan; su dibine yakın yaşayan balık; zevksiz kimse

GROUNDLING : English Turkish

adj. yüzeysel, üstünkörü sığ; değerlendirici olmayan, derinlemesine düşünmeyen

GROUNDMAN : English Turkish

n. saha görevlisi, saha bakıcısı

GROUNDMASS : English Turkish

n. groundmass, volkanik kayanın kristal dibi

GROUNDNUT : English Turkish

n. yer fıstığı

GROUNDS : English Turkish

n. tortu

GROUNDS OF ARREST : English Turkish

tutuklanma nedenleri, bir kişinin tutuklanmasına neden olan sebepler

GROUNDSEL : English Turkish

n. kanarya otu

GROUNDSHEET : English Turkish

n. su geçirmez kumaş, su geçirmez örtü (yeri örtmek için)

GROUNDSMAN : English Turkish

n. saha görevlisi, saha bakıcısı

GROUNDSPEED : English Turkish

n. yer hızı, g.s., uçan bir uçağın belirli bir zaman dilimi içinde yere bağıntılı olarak geçtiği hız

GROUNDSWELL : English Turkish

n. dip dalgası, fırtına öncesi veya sonrası oluşan büyük deniz dalgaları; yayılma, artma (seçenek veya fikirler)

GROUNDWATER : English Turkish

n. yeraltı suyu, yeryüzü yüzeyinin altında bulunan su (memba veya kuyulardaki su kaynakları)

GROUNDWATER LEVEL : English Turkish

n. yeraltı suyu seviyesi, su tabakası seviyesi, su seviyesi, yeraltında bulunan toprağın tamamen suya doymuş olduğu nokta

GROUNDWORK : English Turkish

n. altyapı, temel, zemin, fon, asıl

GROUP : English Turkish

n. grup, küme, öbek, takım, topluluk, heyet, kafile, manga, filo (İng.), kütle

GROUP : English Turkish

v. gruplandırmak, sınıflandırmak, gruplaşmak, toplanmak

GROUP BANKING : English Turkish

grup bankacılığı, kooperatif bankacılığı girişiminde yer alan bankalar grubu