English
HANG LOOSE : English Turkish
ahatlamak, rahat hissetmek; sabırla beklemek; ağırdan almak (Resmi olmayan)
HANG ON : English Turkish
v. asmak, bekletmek (telefon), beklemek (telefon), takmak, asılmak, asılı durmak, tutunmak, dayanmak, ümidini yitirmemek, bağlı olmak, sallanmak, germek, ısrar etmek
HANG ON A MINUTE! : English Turkish
ir dakika bekle! biraz bekle!
HANG ON A PERSON'S SLEEVE : English Turkish
irini izlemek, birine muhtaç olmak, birine bağlı olmak
HANG ON BOARD : English Turkish
v. askıya almak
HANG ON FOR A SECOND : English Turkish
interj. bir saniye bekleyin
HANG ON LIKE GRIM DEATH : English Turkish
ir şeye sım sıkı tutunmak, sıkıca tutunmak, tüm gücüyle tutunmak
HANG ON ONE'S WORDS : English Turkish
irini tüm dikkatini vererek dinlemek, çok dikkatli dinlemek
HANG ON SMB.'S LIPS : English Turkish
can kulağıyla dinlemek
HANG ON TO SOMEONE'S WORDS : English Turkish
irini ağızı açık dinlemek, birini dikkatle dinlemek
HANG ON TO THE BITTER END : English Turkish
en sonuna kadar dayanmak, sonuna değin sürdürmek; pes etmemek
HANG ON! : English Turkish
interj. hatta kalın!, bir dakika bekleyin!
HANG ONESELF : English Turkish
kendini asmak, boyundan bir halat veya kordon ile kendini asarak intihar etmek
HANG OUT : English Turkish
v. asmak, sarkmak, sürtmek, takılmak, oyalanmak, vakit öldürmek, oturmak, ikamet etmek
HANG OUT : English Turkish
n. yaşanılan yer, mesken, "altlık" (Argo); birinin sık sık ziyaret ettiği yet
HANG OUT : English Turkish
v. takılmak, başı boş gezinmek, belirli bir yerde zaman geçirmek; belirli kişilerle vakit geçirmek; ikamet etmek, yaşamak; dışarı bir şey asmak (çamaşır ipine vs.); tam göz önüne koymak (işaret, duyuru, vs.)
HANG OUT ONE'S SHINGLE : English Turkish
muayenehane açmak, işyeri açmak
HANG OUT WITH : English Turkish
iriyle beraber takılmak, biriyle beraber vakit geçirmek, biriyle zaman geçirmek, biriyle görüşmek
HANG OVER : English Turkish
v. üzerine çökmek, üstüne gelmek, eğilmek, sürmek, devam etmek, içkinin etkisiyle rahatsız olmak
HANG TOGETHER : English Turkish
irlikte olmak, ayrılmamak, birlikte takılmak, birbirini tutmak
HANG UP : English Turkish
asmak, ertelemek, kapamak (telefon), telefonu kapatmak
HANG UP ON SMB : English Turkish
v. telefonu suratına kapamak
HANG-GLIDER : English Turkish
yelken kanat, yolcu koşum ekipmanı ile donatılmış büyük kanat (delta kanat sporunda kullanılan)
HANG-GLIDING : English Turkish
delta kanat sporu, kişinin büyük bir kanada bağlı koşum tertibatına tutunarak havada uçtuğu bir spor
HANGABLE : English Turkish
adj. asılabilir, sarkıtılabilir, askıya alınabilir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani