Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HANGOVER : English Turkish

n. içki mahmurluğu, akşamdan kalma, kalıntı, eski şey

HANGS AROUND : English Turkish

aşı boş gezerek oyalanır, aylak aylak dolaşır

HANGS BY A THREAD : English Turkish

pamuk ipliği ile asılı, tehlikeli, emniyetsiz, gevşek veya zar zor bir arada tutulan, dayanca eksikliği

HANGS LOOSELY : English Turkish

gevşek bir şekilde sarkan, gevşek bir şekilde yerleştirilen, bol, sarkan, gevşek sarkıtılan

HANGS OUT IN THE STREET : English Turkish

sokakta takılır, zamanının çoğunu şehrin sokaklarını gezerek geçirir

HANGTAG : English Turkish

n. etiket, satılacak olan ürünün üzerine iliştirilmiş olan ve hakkında (bakım ve kullanım gibi) bilgi sağlayan küçük etiket

HANGUL : English Turkish

n. Hangul, Kore alfabesini yazmak için kullanılan yazı

HANGUP : English Turkish

n. duygu karmaşası, takıntı, mesele, sorun

HANI : English Turkish

n. Hani, Lahular dili, kuzey Burma ve çevre bölgelerdeki Hani halkı tarafından kullanılan diller (Çin, Vietnam, Laos)

HANI PEOPLE : English Turkish

n. Hani halkı, Çin ve Vietnam'da yaşayan etnik grup

HANIYA : English Turkish

n. Haniya, soyadı; Ismail Haniya (1962 doğumlu), Filistin yönetiminin beşinci başbakanı ve Hamas'ın üst düzey siyasi lideri

HANK : English Turkish

n. çile, kangal, bukle, istralya halatı

HANK AARON : English Turkish

Hank Aaron, Henry Louis "Hank" Aaron (1934 doğumlu), uzun süreli beysbol rekorları kıran profesyonel beysbol oyuncusu

HANKER : English Turkish

v. özlemek, özlem duymak, arzulamak, istemek, can atmak

HANKER AFTER : English Turkish

v. gözü kalmak

HANKERING : English Turkish

n. özlem, hasret, arzu, canı isteme

HANKEY : English Turkish

n. mendil, kağıt veya bez mendil

HANKEY-PANKEY : English Turkish

hilekârlık, üçkağıtçılık, düzenbazlık

HANKEYPANKEY : English Turkish

n. dalavere [col.]

HANKIE : English Turkish

n. mendil

HANKS : English Turkish

n. Hanks, soyadı; Tom Hanks (1956 doğumlu), Amerikalı sinema oyuncusu ve yönetmeni, "Er Ryan'ı Kurtarmak" filminde başrol oynayan; Kuzey Dakota'da bir köy

HANKY : English Turkish

n. mendil

HANKY PANKY : English Turkish

n. hokkabazlık, hile, sinsilik, dalavere, kaçamak, zina

HANKY-PANKY : English Turkish

n. hilekârlık, üçkağıtçılık, düzenbazlık

HANNA : English Turkish

n. Hanna, kadın ismi; soyadı; Samuel peygamberinin annesi (İncille ilgili, Eski Ahit); Alberta'da bir kasaba (Kanada); ABD'de birkaç şehir ve kasaba ismi