English
HANSEL : English Turkish
v. şans hediyesi vermek, hediye vermek; nakit depozito vermek; açılış yapmak, ilk kez kullanmak
HANSEL AND GRETEL : English Turkish
hansel ve Gretel, klasik masal
HANSEN : English Turkish
n. Hansen, erkek ismi; soyadı; Peter Andreas Hansen (
1874), Danimarkalı astronom; Gerhard A.Hansen (
1912), 1873'te cüzzam mikrobunu ilk tanımlayan Norveçli hekim; Idaho'da kasaba (ABD)
HANSEN DISEASE : English Turkish
n. Hansen hastalığı, Hansen hastalığı, cüzzam (1873'te cüzzam mikrobunu ilk tanımlayan Gerhard A.Hansen'in adını almıştır)
HANSEN'S DISEASE : English Turkish
n. cüzzam, (1873'te cüzzam mikrobunu ilk tanımlayan Gerhard A.Hansen'in adını almıştır)
HANSHIN TIGERS : English Turkish
n. Hanshin Tigers, Japon profesyonel beysbol takımı
HANSOM : English Turkish
n. iki tekerlekli tek atlı araba
HANSON : English Turkish
n. Hanson, soyadı; üç genç erkek kardeşten oluşan rock grubu
HANSZEN COLLEGE : English Turkish
n. Hanszen Koleji, Rice Üniversitesi'nde yerleşik kolej
HANTAVIRUS : English Turkish
n. hanta virüsü, farelerle taşınan ve hemorajik ateş ve pnömoniye sebep olan bir virüs türü
HANTS : English Turkish
n. Hants, Hampshire, güney İngiltere'de kontluk; Kanada'da bir vilâyet
HANUKKAH : English Turkish
n. Hanukah, Chanukkah, Işık Bayramı, Maccabees'in Antiochus Epiphanessekiz'in karşısında zafer kazandığı ve Tapınağa yeniden bağlılığı kutlayan sekiz gün süren Yahudi bayramı
HANUKKAH CANDLE : English Turkish
hanuka mumu, Yahudi Hanuka Bayramı'nda yakılan mum
HANUKKAH CANDLESTICK : English Turkish
Hanuka şamdanı, Hanuka menorası için olan mum; Hanuka menorası
HANUKKAH GIFT : English Turkish
Hanuka hediyesi, Yahudi Hanuka Bayramı şerefine verilen hediye
HANUMAN : English Turkish
n. hanuman, (Hinduizm) Hindu mitolojisinin maymun tanrısı, maymunların lideri ve Rama'nın yardımcısı
HANUMAN : English Turkish
n. hanuman, kafasında ve yüzünün yan taraflarında fırça gibi kılları olan ve Güney Asya’da görülen yerli küçük maymun
HANZOUND TM : English Turkish
n. Hanzound TM, Hanszen Koleji'ne ait (Rice Üniversitesi'nin) özel ses sistemi (Hanzen ve ses kelimelerinin kombinasyonu)
HAP : English Turkish
v. olmak, meydana gelmek, tesadüf etmek, rastlamak, rastgelmek
HAP : English Turkish
n. rastlantı, tesadüf, şans, baht
HAPAX LEGOMENON : English Turkish
sadece bir defa söylenen bir şey, belge veya resmi yazıda yalnızca bir kere çıkan kelime
HAPHAZARD : English Turkish
adj. gelişigüzel, rasgele, şans eseri
HAPHAZARD : English Turkish
adv. gelişigüzel, rasgele, şans eseri
HAPHAZARDLY : English Turkish
adv. rasgele
HAPHAZARDNESS : English Turkish
n. tesadüf, rastgelelik, düzensizlik; organizasyon eksikliği, dikkatsizlik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani