English
HARDBOUND : English Turkish
adj. ciltli, ciltli olması, sert ciltle kaplı (kitap)
HARDBOX : English Turkish
n. dayanıklı kutu, kasa türü, sert karton kutu türü
HARDBOX : English Turkish
n. dayanıklı kutu, kasa türü, sert karton kutu türü
HARDCARD : English Turkish
n. sabit disk kartı, sabit disk ve kontrol birimi içeren genişletme kartı (Bilgisayar)
HARDCODED : English Turkish
adj. doğrudan kodlu, (Bilgisayar) kolayca değiştirme veya değişiklik yapılması mümkün olmayacak şekilde doğrudan programın içine koyulan/yazılan veriyle ilgili (kullanıcılar tarafından değiştirilebilen veriden farklı olarak)
HARDCODING : English Turkish
n. kodu doğrudan programın içine koyma, (Bilgisayar) kolayca değiştirme veya değişiklik yapılması mümkün olmayacak şekilde veriyi doğrudan programın içine sokma veya yazma eylemi (kullanıcılar tarafından değiştirilebilen veriden farklı olarak)
HARDCORE : English Turkish
adj. sabit fikirli, tereddütsüz bir şekilde söz vermiş, fazlasıyla adamış; açık seçik; devamlı, tekrarlayan
HARDCORE : English Turkish
n. hızlı ritimli müzik türü, punk rock müzik çeşidi; yol için temel olarak kullanılan kırık tuğla ya da taş parçası (İngiltere İngilizcesi)
HARDCOURT : English Turkish
n. sert kort, asfaltla kaplanmış tenis kortu
HARDCOVER : English Turkish
n. ciltli kitap
HARDCOVER : English Turkish
adj. ciltli, cilt kaplı
HARDEN : English Turkish
v. sertleştirmek, duygusuzlaştırmak, katılaştırmak, pekiştirmek, sağlamlaştırmak, alıştırmak, sertleşmek, duygusuzlaşmak, acımasızlaşmak, kapılmak, denge kurmak, artmak, yükselmek
HARDEN ONE'S HEART : English Turkish
kalbinin güçlenmesini sağlamak, duygusuz ve heyecansız bir şekilde davranmak; sertlik göstermek
HARDEN ONE'S STAND : English Turkish
mevkiini sağlamlaştırmak, mevkiini pekiştirmek
HARDENED : English Turkish
adj. katılaşmış, kaşarlanmış
HARDENER : English Turkish
n. sertleştirici
HARDENING : English Turkish
adj. sertleşen, sert
HARDENING : English Turkish
n. sertleştirme, sertleşme, katılaşma, katılaştırma, donma, sertleştirici
HARDENING OF POSITIONS : English Turkish
mevkilerin sağlamlaştırılması, mevkilerin pekiştirilmesi
HARDENING OF THE ARTERIES : English Turkish
n. damar sertliği
HARDHACK : English Turkish
n. Kuzey Amerika fundası, gülgiller familyasına ait Kuzey Amerika çalı türü
HARDHANDED : English Turkish
adj. zorba, gaddar, baskıcı, zalim; çalışmaktan ellerin sertleşmiş ve nasırlı olması
HARDHANDEDNESS : English Turkish
n. zorbalık, vahşilik, despotizm, gaddarlık, baskıcılık
HARDHEAD : English Turkish
n. zeki, pratik zekalı kimse; inatçı kimse; tatlı su balığı türü
HARDHEADED : English Turkish
adj. zeki, pratik, kurnaz; inatçı, dik başlı, direngen
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani