English
HARD TO BELIEVE : English Turkish
inanması güç, inanılması ve hayal edilmesi zor
HARD TO COME BY : English Turkish
elde edilmesi güç, ulaşılması zor, alınması veya bulunması zor
HARD TO DIGEST : English Turkish
sindirilmesi zor, sindirim sistemi tarfından kolayca parçalanamayan
HARD TO FORGET : English Turkish
unutulması zor, aklından çıkarılması zor
HARD TO REACH : English Turkish
ulaşılmak zor, erişmek zor, kolay ulaşılabilir değil; ilişki kurmak zor; duygusal etkileşime hemen anında açık değil
HARD TO SWALLOW : English Turkish
kabullenmesi güç, kabul edilmesi zor, inanılması zor; yutulması güç
HARD TO UNDERSTAND : English Turkish
anlaşılması zor, idrak edilmesi zor, anlaması güç, kavraması zor, anlayıp paylaşması zor
HARD UP : English Turkish
zararına, eli dar, muhtaç
HARD WATER : English Turkish
sert su, yüksek konsantrasyon mineral ve kalsiyum içeren su
HARD WINTER : English Turkish
sert kış, sert kış ayları, özellikle ağır kış
HARD WORDS : English Turkish
sert sözler, eleştirici sözler, iğneleyici sözler
HARD WORK : English Turkish
ağır iş
HARD WORKER : English Turkish
çok çalışan kimse, çalışkan kişi, hamarat kişi, yorulmak bilmeyen işçi
HARD-BITTEN : English Turkish
ildiğini okuyan, inatçı, boyun eğmeyen
HARD-BOILED POLITICIAN : English Turkish
pişkin bir politikacı, sert bir politikacı, tecrübeli politikacı, kurnaz politikacı
HARD-CODED : English Turkish
adj. (Bilgisayar) doğrudan kodlu, kolayca değiştirme veya değişiklik yapılması mümkün olmayan doğrudan programın içine koyulan/yazılan veriyle ilgili (kullanıcılar tarafından değiştirilebilen veriden farklı olarak)
HARD-CORE : English Turkish
adj. sabit fikirli, kendini adamış, söz vermiş, eğilmeyen; açık seçik veya çizgesel (örn. hardcore pornografi)
HARD-HEARTEDNESS : English Turkish
merhametsizlik, duyarsızlık, insafsızlık, acımasızlık
HARD-LINER : English Turkish
taviz vermeyen kimse, titiz biri, ödün vermeyen kişi
HARD-ON : English Turkish
n. ereksiyon, penil ereksyion (Kaba Argo)
HARD-UP : English Turkish
sıkışık, fakir, parasız; baskı altında, sıkıntılı
HARD-WORKING : English Turkish
hamarat, çok çalışan, çalışkan, bir işe çok çaba sarfeden
HARDBACK : English Turkish
n. ciltli
HARDBALL : English Turkish
n. beysbol topu, beysbol oyunu (softbola karşılık)
HARDBOARD : English Turkish
n. sunta
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani